7 Temmuz 2009 Salı

MANTAR NİSAN

Bağımsız,bağlantısız apolitik , Yaşar Üniversitesi gayri resmi organıdır.www.deu.edu.tr.seref.ertas (ceride) dosyasından elektronik olarak okunabilir.






Sahibi, sorumsuz müdürü: Şeref ERTAŞ

*Lüzumu hale göre yayınlanır.

*Haberlerin yüzde sekseni asparagastır.

Tekzip hakkı takdire bağlıdır.

*Gülme özürlüler okuyamaz.

*Ederi bir adet tebessüm. Telefonla tahsilat yapılır.

*Yıl 2009 . Yayın yeri Yaşar Üniversitesi Kampüsü.

*İletişim : seref.ertas@yasar.edu.tr

*Sermayesi : Kahkahadan oluşur.

Musahhih AZ tarafından gözden geçirilmiş,düzeltilmiş sayıdır.

*Yazı Kurulu : Aydın Zevkliler, Şadan Gökovalı, Kutlu ZoraL,Unal Narmanlıoğlu Mertkan Uçkan, Emre Cumalıoğlu.





Gülme özürlüler

okuyamaz







Okumasın







Bu gazetede yazılanlar mizah amaçlı olup ciddi-ye alınmaması rica olunur.



NİSAN 2009















ORTAYLI : “Üniversiteler Hocaların Evidir”



Yaşar Üniversitesinde 24 Mart Günü “Türk Üniversite Gele-

neği” konusunda konferans veren Prof.Dr.İlber Ortaylı , yap

tığı konuçmada Osmalı’da Üniversite fikrinin Tanzimattan

sonra başladığını, İlk hukuk fakültelerinin Selanik, Konya

ve Şamda kurulduğunu, daha sonra 20 civarında Tıp

Fakültesinin kurulduğunu, bu şekilde batı tipi Üniversiteler

yanında Medreselerin yüksek öğretim kurumu olarak

faaliyetlerini sürdürdüğünü, ancak bunların zamana

uyamadıklarını, medreselerde oluşum iyi akademik

geleneklerin de batı tipi üniversitelere aktarılamadığını, İstanbul Üniversitesin’e (Darülfünun ) bağlı Mülkiyenin 1936 yılında Ankara’ya taşındığını,bunun sebebinin bu Fakültedeki faaliyetlerin Ankaradaki idarecilerin hoşuna gitmemiş olması olduğunu, Mülkiyenin ,Ankara Hukuk Fakültesi yanına taşındığını, fakat sosyal bilimler alanında eğitim yapan bu iki fakülte arasındaki ilişkilerin istenilen düzeyde olmadığını, Mülkiye’de hukuk kürsülerinin kurulmasını yanlış bulduğunu,buradaki hukukçu akademisyenlerin Hukuk Fakültesindeki akademisyenlerin gölgesinde kaldığını, fakülteler arasında sen ben itişmesinin 1980 de fakültelerin tüzel kişiliklerini kayıp etmeleriyle sonuçlandığını, hocaların üniversite ile bütünleşmesi gerektiğini, üniversitelerin bu sebeple hocaların evi olduğunu, pek cok başarılı üniversitede hocaların ,üniversite içinde ikamet ettiğini, ders dışında üniversiteler hoca ve öğrencilerin bilimsel tartışma ve fikir ürettikleri mekan olduklarını, Avrupa kitle üniversite eğitiminin, Avrupa Üniversitelerinin kalitesini düşürdüğünü, öğrenci ile hocanın daima yüz yüze olması gerektiğini, üç yüz,beş yüz kişlik anfi eğitimlerinde bunun mümkün olamayacağını, Üniversitelerin yeni bilgi,fikir üretmesi sebebiyle özerk olduğunu, kriminal tiplerin yatağı olamayacağını, üniversiteler politik taraf olursa bu özerkliğin tehlikeye düşeceğini,bunun en tipik örneğinin Çarlık Rusya üniversiteleri olduğunu, Osmanlı Medrese ve Üniversitelerinde hoca ve öğrencilerin ilim irfan mensubu olarak askerlikten muaf olduğunu, bunun da üniversiteleri tembel,asker kaçkını deposuna döndürdüğünü, Tanzimat Paşalarından Süreyya Paşa’nın bu konuda ciddiyet sağlamak için hukuk fakültelerinde sınav yapmak istediğini, sınav kapsamının hukuk başlangıcı düzeyinde olmasına rağmen, hukuk öğrencilerinin bu sınav çok zor diye isyan çıkardıklarını, Osmanlı, İslam Aleminin İdari Merkezi olmakla birlikte İslam Aleminin maalasef bilim merkezi olamadığı, bu devirde Medrese ve Üniversite dışında burokrasiden de çok kıymetli bilgili kişilerin yetiştiğinin bunun en bariz örneğinin, Mısır Çarşısında Odacılık yapan birinin oğlu olan Ali Paşa olduğunu, batı kültür ve dil bilgisi ile Avrupa da bile hayranlık uyandırdığını, 1930’dan sonra Avrupa Medeniyetinin evlatlarını kustuğunu , bu durumdan Dünyada Türkiye ve ABD bilimsel büyük menfaat sağladığını, Almanyanın Solcu ve Yahudi kökenli bilim adamlarını,Atatürk’ün kayıtsız şartsız Türkiye’ye kabul ettiğini, bunun özellikle Ankara Üniversitesine büyük bir sıçrama yaptırdığını, bunlar arasında gelen roma hukukçusu Koschaker’in kendisi çok tanınmış bir bilim adama olmamakla birlikte, tüm Avrupada saygı gören Kudret Ayiteri yetiştirdiğini, Atatürk zamanında Latince ağırlıklı hümanist liselerin kurulduğunu, buralardan da çok kıymetli bilim adamları yetiştiğini ama bu liselerin çok partili hayata geçince kapatıldığını, Türkiyede Üniversite hayatinda son hamlenin vakıf üniversiteleri olduğunu, başlangıçta bunlara karşı düşmanca tavır alındığını kendi çalıştığı fakültede, sanki onları davet eden varmış gibi, hocalar bu üniversitelere gidilmesin şeklinde basın açıklaması yaptıklarını, sonra davet alınca da hepsinin sağa sola tıpış tıpış gittiklerini, üniversitelerin insanların zekasını açma, zekaları eşitleme gibi bir görevlerinin olmadığını “ söylemiştir.

PÜF NOKTASI

Prof.Dr.Şaşmaz Terazi

Hukuki sorunlarınızı çözüyor



YÖK CAHİT SITKININ 35 YAŞ ŞİİRİNİ ESAS ALIYOR.



Yüksek Öğretim Kurulu 19 Şubat da Yüksek Öğretim Kurumlarına genelge olarak gönderdiği kararda, 72 yaşını aşan akademisyenlerin , artık akademik öğretim üyesi; 67 yaşını aşanlarında yönetici olamayacağına karar vermiştir. Bilindiği gibi Cahit Sıtkı da şiirinden 35 yaş yolun yarası diyor. Bunu esas alan YÖK. 70 yaşını dolduranları artık ölmüş sayıyor ve o yaşa henüz ulaşmayanları da (67 yaştan sonra), yöneticilikten akademik hayattan

dışlıyor.













Bir okurumuz ,” 50.000 lira başlık parası vererek bir hanım aldım, fakat özürlü çıktı, haklarım nelerdir? “ diye soruyor. Sayın okurum, 4077 sayılı Tükericinin Korunması Hakkında Kanunun 4.m.si ne göre, ayıplı mal teslimi halinde tüketiciler korunmaktadır. İşte yasanın tanıdığı güzelim haklar :

1- Özürlü malı iadeyle, özürsüz bir benzerinin verilmesini isteyebilirsiniz;

2- Ücretsiz onarım isteteye bilirsiniz;

3- Başlık parası sözleşmesini fesh ederek, özürlü malı iade ve ödediğiniz 50.000 liranın iadesini isteyebilirsiniz.

4- Özürlü mal ile ile özürsüzü arasındaki, başlık parası farkını isteyebilirsiniz.

Sayın okurum bunların hepsini birden isteyemezsiniz. Yasa koruyor dediysek te o kadar da değil.Haklardan sadece birini seçip kullanabilirsiniz.

Bu seçimlik haklar ile ilgili önerilerimizi, sırası ile belirtmek gerekirse;

1.(Örneğin ikiz kız kardeşini)İkiz kız kardeşi yoksa, sineye çekeceksin, zira bir başka ikiz kırkardeş yerine geçmez, malum insan insana benzemez.

2.Onarılırken daha da bozulması olasılığı vardır, bunu göze almalısınız.

3.Tabii 30 yıla hükümlü ağabeylerine kabul ettirebilirseniz.

4.Özürlü malın rayiç değeri ile ilgili bir tarife henüz icat edilemediğinden, bu seçeneğe yönetmek sonuçta çözümsüzlük demektir.





ŞADAN GÖKOVALI BU SOKAKTA YAŞAYACAK

Muğlanın Gökova Beldesi, Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın beldelerini tanıtımda katkılarından dolayı bir sokağa Hocamızın adını verdi. Şadan Gökovalı sokağın açılış töreninde,” fiziki varlığım başka yerde olsa bile kalbim daima sizinle bu sokakta olacaktır “ demiştir. “

KESİK ORGAN DAVASI

Muhabirimiz Çimdik’ten

TRABZON’da sevgilisi G.'nin cinsel organını keserek camdan atan T., ilk kez hakim karşısına çıktı. T., olay günü çok alkollü olduğunu ve olanları net hatırlamadığını söyledi. Duruşma, kesilen organın işlevini kaybedip kaybetmediğinin belirlenmesi için ertelendi.

4 Ağustos 2008 tarihinde Çömlekçi Mahallesi’nde bir otelde sevgilisi G.’nin penisini bıçakla keserek karşıdaki binanın çatısına atmakla suçlanan T., tutuksuz yargılandığı Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün hakim karşısına çıktı. Sevgilisinin kesilen cinsel organı hastanede ameliyatla yerine dikilan G. ise duruşmaya katılmadı.

Duruşmada, polisteki ilk ifadesi doğrultusunda ifade veren T., sevgilisi

G.'nin, kendisine evlenme vaadiyle sahip olduğunu öne sürdü. T., “Evleneceğimiz için kendi rızamla ilişkiye girdim. Sonra beni fuhuşa teşvik etti. Pazarladığı erkeklerle kendisi anlaşıyor ve bana hiç para vermiyordu. Sürekli dövüyordu. Olay günü de yine aynı nedenlerle tartıştık. Bana neden para vermediğini sordum. Daha sonra uyuyunca çantamdaki bıçakla cinsel organını kestim. Olay sırasında alkollüydüm. Tam olarak ne yaptığımı hatırlamıyorum” dedi

Adli Tıp Kurumu’ndan, kesilen cisel organın işlevini kaybedip kaybetmediğini belirleyecek raporun beklenmesi için duruşma



ERGÜN TEPECİK ALMANYA’DA 35 .SANAT YILINI KUTLUYOR.

“Adaleti Arayan adam “ isimli eseriyle 1970 yıllarda Türk Mizahında haklı bir ün yapan Manisalı Ergün Tepecik, Almanya’nın Göttingen şehrinde ,Tiyatro alanında 35. sanat yılını kutluyor. Göttingen Belediyesi tarafından kendisine tahsis edilen Göttingen Stadt Theater’da Alternatives Theater “ adı altında kendi yazmış olduğu oyunları sahneye koyuyor.. “ Alman burokratları, Türklerin Yatak Odasında “ adlı eseri 2000 ci oyununu sergiledi. Oyun, evlilik yoluyla Alman vatandaşlığına geçmek isteyen çiftlerin yatak odasına , Alman polisinin gizlice girip evliliğin gerçek olup olmadığın ın teftişi ile başlıyor.

















GELENEKSEL BAYINDIR ÇİÇEK FESTEVALİ YAPILDI

Her sene martın sonu mayıs başında yapılan çiçek festavaline bu sene doğa ve çiçek severler akın etti.. Festevalle ilgi muhabirin, çektiği renkli hoş görüntület ek E2mail dosyasındadır.



Muhabirimizin renkli izlenimleri ek e’m’ dosyasındadır.































































































Tutuklu bulundukları Kartal ceza Evinde meydana gelen “ duvar delip hamile bırakma “ olayının kahramını tutulan iki sevgili, kamu malına (hapishane binası oluyor ) vermekten yargılandılar. Pendik Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar SC ve KFÖ gelmediler. Avukatı ile gönderdiği mektupta, duvarı karşılıklı deldiklerini kabul eden sanıklardan SÇ “ bu delik sayesinde KFÖ ile tanıştım “ demiştir. Kamu malına zarar vermekten yargılanan sanıklara savcı 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına ceza verilmesi talep etmiştir.





















SADAN GÖKOVALI

Gökovada Sokak Satın Aldı




























Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Karakuşlar koridordan geçerken, öğretim üyesi Prof.Dr. Orhan Karaüzara’e , ıslıkla “Alçaklara kar yağdı halimem üşümedin mi? -Sen bu işin sonunu düşünmedin mi? “ şarkısını çalması dolayısıyla” maaştan kesme cezası vermiştir.





AYIN FIKRASI

Genç bir yargıç yeni bir ilçeye tayin edilmişti. Karşısına suçlu diye getirilen ilk sanık, şansına bir kaçak rakı imalatçısı idi. Genç yargıç daha önce böyle bir vakıayla karşılaşmadığı için rakı kaçakçısına ne ceza vermesi gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Durumu ilçenin yaşlı yargıcına danışmaya karar verdi. Yaşlı yarğıca olayı anlattıktan sonra sordu “ Üstadım, bu rakı kaçakçısına sizce ne vermeliyim ? “Yaşlı yargıç tereddüt etmeden cevap verdi “ Şişesine 5 liradan fazla verme ! “































ÖZLÜ SÖZLER



Profeörler tok güzükmek zorunda olan açlardır. FD
Hızlanacaksan yavaş hızlan, SG
Marifet iltifat gerektirir NB
Bedava şarap şampanyadan iyidir. MU
İnsan koştukça yorulur ve durur, zaman koştukça açılır ve hızlanır ŞE
Ben neden şaraba taparım, softalar gibi kendime tapmamak için ÖH
Erkekler gülebilir fakat genç kızlar gülmemelidir ŞG
Yurt dışından uygun bir ikram getirmek akademik bir teammüldür ŞE
Yanbancının osuruğu bizim entellere parfüm gelir AT
Bizim Erzurum il başkanı sabah namazından camiden çıkarken İzmir il başkanımız meyhaneden çıkar SD
Bizim Konya il Başkanı orucunu açarken bizim İzmir İl Başkanı rakı şişesini açar DB
Bilmediğin suya iki ayağınla basma SD
İnsan ne yerse odur AA
İyi elmayı yemek için cinsini bilmek gerekmez AT
Yazı yazmak tuvalet ihtiyacı gibidir, kafanızdaki fazlalıkları dışarı atarsınız FK



















MAYIS AYINDA DOĞAN YAVRULARIMIZ İÇİN AİLE ARIYORUZ. Adımız Köpük ve Karboncuk, saf kan Ankara Kedisiyiz. Avrupa saraylarında, kraliçelerin yakın dostuyuz. İstiklal Harbinde, askerlerimizin erzağını farelerden korunduğumuz için atalarımıza istiklal madalyası verildi. Gözlerimiz deniz mavisi, rengimiz kar beyazıdır. 17 Maysısta doğan 6 adet yavrumuzun bizden daha da güzel olacağına inanıyoruz. İsim koyma hakı yavruları kabul edenindir.Referansımız, kedi dostu Prof.Dr.Şeref Ertaş’dır.





























YAŞAR ÜİVERSİTESİNİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANDI

26 Mart günü Yaşar Üniversitesi in 9.kuruluş yıldönümü görkemli törenlerle kutlandı. Yapılan şenlikte söz alan Rektör, Prof.dr.murat BERKAN, “ Geçekten az zamanda çok iş başarılmıştır. Üniversitemiz,vakıf üniversiteleri arasında 30.luktan 6.sıraya yükselmiştir, yeni kampusumüze herkes kıskançlıla bakmaktadır, 3500 olan öğrenci sayımızı yeni takviyelerle 5000 yükselmeye çalışacağız “ demiştir.















ULUSLARARASI KLİNİK ARAŞTIRMA-LARI SEMPOZYUMU GÖTTİNGENDE YAPILDI

Volkswagen Vakfı tarafından bu sene Göttingen Üniversitesinde Prof.Dr. Erwin Deutsch’un 80.yaş günü anısına 2-4 Nisan tarihlerinde düzenlenen sempozyuma Yaşar Üniversitesini temsilen Prof.Dr.Şeref Ertaş katılmıştır. Prof.Dr.Ertaş,Türkiye hakkında yaptığı değerlendirmede, bu konuda Türkiyenin AB Yönergelerine mevzuatını tam olarak uyumlu halr getirdiğini ,bu bakımdan klinik araştırmalarda AB içinde şu anda en sert kurallara sahip olmasına karşın, ilaç firmaların klinik araştırma enfazla tercih edilen ülke olduğunu ,bu şirketlerin ya mazohist ya da ultra iyiniyetli olduğunu söylemiştir .

HUKUK FAKÜLTELERİ DEKANLAR TOPLANTISI YAPILDI

30 Nisan tariinde, YÖK tarafınan Ankarada Hukuk Fakülteleri Dekanları toplantısı yapılmış; Hukuk Fakültelerinin eğitim sorunları tartışılmıştır. Öğretim üyesi eksikliğini gidermek için, akademik bir unvan alan kişilerin ünvanlarını kullanabilmelerinin , YÖK tarafından belirlen bir Hukuk Fakültesinde iki yıl çalışma koşuluna bağlanmasının kararına varılmıştır.

YAŞARDA TAVLACILARA BASKIN

Gayrimeşru olarak Pastavilla kafeteryasında bazı öğretim üyelerinin tavla oynadığını istihbaret eden Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Murat Barkan 5 Mayıs günü yanındaki Ünal narmanlıoğlu ve Orhan İçözden oluşan ekiple, Pastavilla kafeteryasına yaptığı baskında öğretim üyelerinden KZ, ve AY’yı tavla oynarken ve İA ve CP’yide onları seyredip monu sürerken suçüstü yakalamıştır.



YÜ HUKUK FAKÜLTESİ 1.GELENEKSEL BAHAR PİKNİĞİ BAŞARI İLE KEMALPAŞADA YAPILDI.

Prof.Dr.Şeref Ertaş’ın organizatörlüğünde,Mantar Gazetesi sponsorluğunda yapılan, 1.Bahar Pikniğine, Prof.Dr. Ünal Narmanlıoğlu, Fevzi Demir, Asım Yüce, Av.Talih Uyar katıldı. Piknikte tüm perhizler kaldırıldı.

KÖR ŞEYTAN

Rumuz: Kör İmam

Asparakas benzeri Anılarınızı Yazıyoruz...

Kör tutar, sağır uydurur.








































































1-Karşıyaka-Bornova Dolmuşu!!

Muhabirlerimizden E.C nun başına gelen bir olayı aksettireceğiz.

Muhabirimiz E.C., Karşıyaka dan Bornova’ya gitmek için dolmuşa biner. Dolmuş ineceği durağa yaklaşınca, kahramınımız, dalgınlıkla şoföre ,ilk defa gördüğüBornova’nın güzelliği karşısında ,Evliya Çelebi şaşkınlığı ile “muhteşem bir yerde ineceğim” der.Ağzından bir kez çıkmıştır. Tepki gelmemesinden dolayı, dediğinin farkedilmediğini umarak, açılan kapıya doğru ilerlerken, şoför kahramanımıza dönüp “size layık değil ama idare edin” der. Bütün dolmuş kahkahalara boğulur..

2-Hangi Eş...oğlu.. “Güllistanımı “ çaldı!



Değerli hocamız Ş.E geçenlerde başına gelen bir olayı burada aksettireceğim.

Hocamız, bir alışveriş mağazasında, alışveriş yapmaktadır. Henüz bir şey almamıştır, elinde tutuğu çok kıymet verdiği “Divanım ve Gülistanım” kitabını daha rahat hareket etmek için ,nasılsa bu ülkede kimse kitapla ilgilenmez diye düşünerek, alışveriş arabasının içine koyar. Bir ara aradığı bir ürünü raflarda araken, alışveriş arabasının yanından ayrılır. Geri döndüğünde alışveriş arabasının yerinde yeller esmektedir. Arabanın içindeki değerli kitabıda, araba ile birlikte gitmiştir. Etrafa bakınır, ama alışveriş arabasını bulamaz. Hidetli bir şekilde mağazanın anons yapılan, müşteri hizmetleri bölümüne gider. Kitabının alındığını bildirir ve divan ve gülistan adlı kitabımı kim aldı ise müşteri hizmetlerine iade etsin diye anons edilmesini ister. Hocamızın dediği gibi anons yapılır. Ama ne gelen vardır ne giden. Bunun üzerine iyice hiddetlenen hocamız. Anons mikrofonunu eline geçirerek tarihe geçecek bir anons yapar. “Hangi e...oğlu... alışveri arabamı ve kitabımı aldıysa getirsin” der.















































Almanya’da çalışıp biriktirdikleri servetlerini Hazineye bağışlamayı başaramayan bir çift para dolu çantalarını taksi şöförünü bağışlamak suretiyle paralarda kurtulabildiler. Bu davranışı ile Maliyemizin “ En tok gözlü devlet maliyesi Nobeline aday gösterileceği istihbarat olunmuştur.

YÜ.HUKUK FAKÜLTESİ 1.SINIF ÖĞRENCİLERİ

İLK DURUŞMALARINDA TAM NOT ALDILAR.

YÜ HF.öğrencileri, ilk sanal mahkeme uygulamasını organ mafyası, basın ve hekimler ücgenine kurguladılar. Organ bağışı gerçekleşmediği için ölen genç bir kızın yakınları, son anda bağıştan cayan bir cinayet romancısına karşı açtığı maddi-manevi tazminat davası, hukukçu adaylarının hakım ve avukat olarak yer aldığı sanal mahkemede enine-boyuna tartışıldı ve yıldırım sürati ile karara bağlandı.(darısı gerçek mahkemelerin başına!)























































TAKA 2-

TAKAYA TAKILANLAR



Yeni Yayın Tanıtım

Milletlerarası Ticari Tahkimde Nihai Karardan Önce Mahkemelerin Yardım ve Denetimi

Dr.Bilgehan YEŞİLOVA

Güncel Yayınlatı 2008 İzmir

















YAŞAAR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA ,GELİŞTİRME UYGULA-MA MERKEZİ KURULDU

YÜ tarafından kurulmuş olan Araştırma, Geliştirme uygulama Merkezi’nin Yönetmeliği 4 Mayıs 2009 tarihli Resmi Gazetede Yayınlanarak Yürürlüğe Girmişmiştir. Açılışta Rektör Berkan, “Üniversitemiz, bu merkezin ARGE’leri ile varlık kazanacatır “ demiştir.





İZMİR ŞENLİK PLATFORMU KURULDU

İzmirde Eğitim Yapan 6 Üniversite Rektörlüğü biraraya gelerek,bu yıl bahar şenliğini birlikte yapmaya karar vermiştir. Bu cümleden olarak bu üniversitenin öğretim üyeleri,öğrencileri ve diğer mensuplarının Konak Pier’den başlayan Cumhuriyet Meydanında sona eren kortej yürüyüşü ile Bahar Şenliğini başlatmışlardır. Şenliğin Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsüne ne zaman uğrayacağı süpriz olarak saklı tutulmaktadır.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Sitemiz inşaa halindedir.