29 Haziran 2010 Salı

YAŞAR ÜNİVERSİTESİ HUKUKU FAKÜLTESİ
BORÇLAR HUKUKU II FİNAL SINAVI 2010

1. Parakente ayakkabı ticareti yapan (A) , ayakkabı imalatcısı (B) den 100 adet ayakkabı spariş etmiştir. Ayakkabılar (A) teslim edildiğinde, (A),(B) ye ayakkabıların bedelini ödeyecektir. (A) ayakkabıların kendisine teslimini isteyince, (A)nın ödeme güçlüğü içinde olduğunu gören (B) :
a) Önce ,ayakkabıların bedelinin ödemesi gerektiğini belirterek, ayakkabıları (A) ya teslimden kaçınmıştır. (B)nin hukuken bunu yapması mümkün müdür.
b) (B), (A) nın ödeme güçsüzlüğünü ileri sürerek sözleşmeyi fesih edebilir mi ? Edebilirrse bunun koşulları nedir ?
2- (A), çiçekçi (C) ye evlilik yıldönümünü vesilesiyle Pazar günü evine teslim edilmek üzere kırmızı güllerden oluşan bir buket çiçek sparişi verir,bedel olarak 50 TL öder . (Ç) isteinilen buketi hazırlayarak, o sırada dükkanda bulunan (A) ile ayni mahallede oturmakta olan 15 yaşındaki yeğeni (Y)ye buketi (A) nın evine teslimini rica eder. (A)buketi alıp yola çıkar, yolda (Y) ile aynı kıza(K.ya ) ilgi duyan (Z) ile karşılaşır, çiçeği (K) ya götürdüğünü sanan (Z), (Y)ye saldırıp i çiçek buketini elinden almaya çalışır, (Y) kendini korumak için sustalı çalkısını çıkarır, çıkan kavgayı ayırmaya çalışan vatandaş (V) bu sırada (Y)nin bıçak darbelerinden yaralanır,çiçek buketi parçalanır,(Y) buketi (A)nın evine teslim edemez. Bu olayda :
a) (Ç) ,(Y)nin (V) ye vermiş olduğu zararlardan sorumlumudur. ? Niçin ? Sorumlu olsaydı ,(Ç) bu sorumluluktan kusursuzluğunu kanıtlayarak kurtulabilir Mi ?
Çiçek teslimi olmayınca, (A), başka bir çiçekci den 100 liraya çiçek spariş etmek zorunda kalmıştır. Durumu öğrenen (Ç), bir gün sonra daha büyük bir çiçek buketi hazırlayarak çırağı (D) ile özür mektubu ile (A)nın evine yollamış ancak (A) bu buketi kabul etmeyerek, aralarındaki sözleşmenin artık geçerli olmadığını, ayrıca önceden ödemiş olduğu 50 lira ile, fazladan çiçek sparişi için ödediği 100 liranın kendisine ödenmesi gerektiğini (Ç)ye bildirmiştir.
b) (A) nın çiçek sparişi sözleşmesini bu şekilde sonra erdirebilmesi mümkün müdür ? Niçin ?
c) (A) nın ikinci çiçek sparişi için ödediği 100 lirayı (Ç) den talep etmesi mümkün müdür ?
3.(A),(B) den üç ay sonra teslim edilmek üzere Ergin adlı yarış atını 200.000 liraya satın almış bedelin yarısını peşin olarak ödemiştir. Daha sonra (A)aynı atı 300.000 liraya (C) ye satıp teslim etmeyi taahhüt etmiş bulunmaktadır. Beş aylık süre geçtiği halde, (B) atı teslim etmemiştir. Bunun üzerine
a) (A) ,(B) ye sözleşmeyi fesh ederek, avans olarak ödemiş olduğu 100.000 lira ile, (C) ile anlaşması dolayısıyla mahrum kaldığı 100.00 liranın kendisine ödenmesi gerektiğini (B) ye bildirmiştir. (A) yapmış olduğu bu işlemde haklımıdır ? Niçin ?
(B) nin (A)ya satmış olduğu at merada otlarken yıldırım çarpması sonucunda ölmüştür.
b) (B) nin borcunun sona ermesi bakımından , atın bu ölümünün üç aylık süreden önce veya sonra olmasına göre bu olayı değerlendiriniz.
c) Bu durumda (B) bakiye 100 .000 lira alacağını,(A) dan talep edebilir mi ? Niçin ?
4- (A) evinin resterasyonu için mimar (M) ile sözleşme yapmış , (G) ise (M) nin bu işi özenle yapacağı konusunda,(A) ya garanti vererek, (M) nin borcunu özenle yapamaması sebebiyle doğacak zararları üstleneceğini (A) ya bildirmiştir. (M) geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle üstlendiği borcu yerine getirememiştir. Bu durumda, hangi hukuki nedene dayanarak (A) zararlarının tazmini isteyebilir ? (G) ,(M) nin kusursuzluğunu kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabikir mi ? Açıklayınız.

Sınav Yönergesi : Sınav süresi 75 dakikadır. Koyu kalem ile,okunaklı bir şekilde cevap yazınız. 4.soru 20,diğer soruların her şıkkı 10 ar puandır. Soru dışı bilgiler,puan kazandırmaz,puan kaybettirir. (B) nin borcu daha önce muacceldir,dolayısıyla (B) teslim borcunu ifa etmedikçe,(A) dan bedel ödenmesini talep edemez.







CEVAP ANAHTARI
1-a)BK.82, ödemezlik defi, iki tarafa borç yükleyen akitlerde, iki tarafın borcu da muaccel ise, diğer taraf borcunu ifa etmemiş ve ifaya hazır değil ise ileri sürülebilir. Olayda ise sözleşmeye göre (B) nin borcu daha önce muaccel olmakta,(A)nın borcu ise,(B) teslim borcunu ifa ettikten sonra muaccel olacağından ,BK.81.m.deki ödemezlik defini kural olarak (B) nin (A) ya kaşı ileri sürmesi mümkün değildir, ancak iki tarafa borç yükleyen akitlerde BK.82.m. diğer tarafın borcu daha sonra muaccel olsa bile,diğer taraf ödeme güçlüğü içinde ise, borcu daha önce muaccel olacak tarafa da ödemezlik defi hakkı tanımıştır,olayda (A)nın durumu bu şekildedir.
1.b) İki tarafa borç yükleyen akitlerde , bir taraf borcunu ödemede acz içinde ise, diğer taraf kendisine teminat gösterilmedikçe borcunu ödemeden kaçınabilir, makul sürede teminat gösterilmez ise sözleşmeyi fesh etme hakkına sahiptir.
2.a- (Ç) yi (V) ye yardım şahıs sıfatıyla verdiği zararlardan BK.100.m.ye göre sorumlu tutmak mümkün değildir. Çünkü BK.100.m. yardımcı şahsın alacaklı veya yakınlarına verdiği zararlardan sorumlu tutmaktadır. (V) ile (Ç) arasında böyle bir sözleşme ilişkisi yoktur. (Ç) yi istihdan eden sıfatıyla da sorumlu tutamayız çünkü (Y) ile (Ç) arasında bir bağımlılık ilişkisi mevcut değildir.
Eğer sorumlu olsaydı,kusursuzluğunu kanıtlayarak bu sorumluluktan kurtulamazdı.
2-b) İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, temerrüt nedeniyle sözleşmenin feshi , borçlunun temerrüdünden sonra borçluya bir ek süre verdikten sonra yine borç ifa edilmez ise mümkündür. Burada , (Ç) ek bir ifa süre verilmiş değildir. Ancak, eğer borçlunun temerüdünden sonra ifa artık alacaklı için hiç bir yarar sağlamıyorsa, alacaklı ek süre vermeden de sözleşmeyi fesh etme hakkına sahiptir ki olayda aynen böyle bir durum vardır.
2.c) Temerrüt nedeniyle sözleşmeyi fesh eden alacaklı, diğer tarafa verdiği şeyin iadesini (50 lira ) talep edebildiği gibi menfi zararlarının tazminini de talep edebilir, kendi edimini ifadan kurtulur. Menfi zarar olarak diğer çiçekciye ödediği 100 liranın tamamını değil sadece aradaki farkı ( 50 lirayı) talep edebilir.

3-a) Vade günü taraflarca belirlenmiş olduğuna göre(BK.107/3 –muayyen bir mehil içinde ifa-üç aylık süre ) borçlu, ihtara gerek olmadan temerrüde düşer,iki tarafa borç yükleyen akitlerde alacaklı akdi feshi için ek süre verilmesi gerekliyse de bu durumda ek süreye de gerek olmadan alacaklı sözleşmeyi fesh edebilir (BK.107/3). Bu fesih geçmişe etkilidir. Verilen süreyi kesin vade kabul etmeyip,bu varsayıma göre cevap veren öğrencilerin cevapları da müspet değerlendirilmiştir
Sözleşmeyi fesheden alacaklı verdiğini geri isteyebilir, menfi zararlarını talep edebilir, kendi borcunu ifadan kurtulabilir. (BK.106 ). Bu nedenle (A) avans olarak verdiği 100.000 lira ile, kaçırdığı 100 .000 liralık ticaret zararının tazmini (B) den talep edebilir.
3.b-c) Temerrüde düşen borçlu, meydana gelen zararlardan kusursuz olsa bile veya kaza ile ifanın imkansızlığından da sorumlu olur(BK.102) Borçlu bu sorumluluktan borç zamanında ifa edilmiş olsaydı dahi aynı zararın meydana gelebileceğini kanıtlayarak kurtulabilir.. Dolayısıyla, borç zamanında ifa edilseydi yıldırım çarpması ile atın ölebileceğini kanıtlaması mümkün olmadığından, (B) nin borcu (atı teslim ) sona ermez fakat imkansızlık nedeniyle tazminata dönüşür. Bu durumda sözleşme temerrüt nedeniyle (A) tarafından fesih edilmemiş ise bakiye 100.000 alacağını (A) talep edebilir.
At temerrüde düşmeden önce yıldırım çarpmasından at ölseydi (B) kusursuz imkansızlık nedenşyle atı teslim borcundan kurtulacaktı. Fakat bu halde almış olduğu şeyleri (avans 100.000 lira ) iade etmesi lazımdır, diğer taraftan karşı edimi de talep edemez (BK.117 )
4- Bu sözleşme üçüncü kişinin edimini taahhüt (BK.110 ) niteliğinde olduğundan, (G) ,(M) nin kusursuzluğunu kanıtlayarak sorumluluktan kurtulamaz.
DEĞERLİ ARKADAŞLAR
• TÜRKİYEDE MÜREKKEPLİ KALEM DE SATILMAKTADIR. HEPİNİZ SÖZ BİRLİĞİ EDEREK TÜRKİYEDEKİ EN SİLİK KURŞUN KALEMİ BULARAK CEVAP YAZMIŞSINIZ. BENDE KEDİ GÖZÜMÜ VAR SANIYORSUNUZ.
• BİRİNCİ SINIFTA CEVAP KAĞIDININ SOLUNDA 2 CM BOŞLUK BIRAKANA 10 BONUS PUANI VERECEĞİMİ SÖYLEMİŞTİM. BU SÖZÜM HER YIL İÇİN GEÇERLİDİR. ANCAK SİZ BU BONUS PUANIN A TENEZZÜL ETMEMİŞSİNİZ. BEN YİNEDE TEESÜRLERİMİ BİLDİRİYORUM.
• İYİ TATİLLER
• DR.ŞEREF ERTAŞ

1 Şubat 2010 Pazartesi

Final cevaplar Hakkında Açıklama

CEVAPLAR HAKKINDA AÇIKLAMA
Değerli arkadaşlar,
• Bağış işleminin tek taraflı olduğunu iddia eden bir hukukcu var mı da siz tek taraflı diyorsunuz, 1+ 1 = 1 midir, bağışlayan ve bağılanan toplam bir kişi midir. Bir tarafa borç yükleyen sözleşmeyle ,bir taraflı hukuki işlemi biribirina karıştırmayalım.
• Akıl hastası = tam ehliyetsiz olduğunu ne ben söyledim ne de hiçbir hukuk kitabinda var. Bu konuda yorum yapmanız gerektiğine size kaç defa söyledim. Lütfen elinizdeki notlara v e ders kitaplarına bakınız. İnsanı çileden çıkarmayınız.
• Bazı arkadaşlar haksız fiil mağdur iyiniyetli ise hukuka uygundur diyor. Bu nasıl olacak. Yani olaydaki Yusuy, Ahmedin ayırtkan olmadığını bilmiyorsa yediği dayağı sineyemi çekecek….
• Hasan çeketin maliki olmuştur diyen arkadaş. Sana sadece günaydın diyorum. Hasan satıcı zaten çeketin maliki değil mi ?
• Sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı işlemler mutlak geçersiz diyem arkadaşlara teessürlerimi bildiriyorum. Herhalde bunlar askıda geçerlilik lafını hiç duymadılar.
• Ayırt etme gücüne sahip olmayanların yaptığı işlem vasinin izniyle geçerli diyen arkaşları size havale ediyorum.
• Sahibinin elinden rızası dışında çıkan eşyada emin sıfatıyla zilyetlik nasıl olacak ( kuyumcu Rüstem )
• Ahmet’in kısıtlı olduğunu size kim söyledi. Olaydsa böyle bir bilgi yokken. Bazı arkadaşlar vahi yoluyla bizim söylemediklerimizi mi duyuyor.
• Arkadaşlar ,biriniz Allah aşkına yazsın . Ayırt etme gücünden yoksun olan haksız fiilinden sorumlu olmaz ancak ayırma gücünü alkol gibi geçici bir sebepten kaybedeler,bu duruma düşmekte kusursuzluğunu kanıtlayamaz ise haksız fiilinden sorumludur.
• 17 yaşında olan Ahmet 18 yaşını doldurduğu için ergindir diyen arkadaşımıza Allah şifalar versin diyorum.
• Elvan senden 2cm rica etmiştir. Bana bunu çok görmüşsün . Teşekküre belki ihtiyacın yok fakat nota damı ihtiyacın yok.
• Manevi tazminat davası ağı ceza mahkemesinde açılır diyen arkadaşa ben ne diyeyim....
• Sayın Mete Erbil, daha önce hangi okullarda okumuşsan bütün öğretmelerine yazıklar olsun diyorum. Size verdiğim cevap kağıdı dört sayfa. Cevap Kağıdının üç sayfası boş kalmış ama sen bir çizgi satırının üç satır yazmışın. Bir üniversite öğrencisine yakışır mı ? Sana haklarımı helal etmeyeceğim.
• Sayın Efe Okyay, piyasade daha silik yazı yazan kalem bulamadın mı. Yazın o kadar minik ki mikroskopla bile okunmuyor. İyi yolda değilsin…
• SONUÇ : Bu kadar kötü cevaplar gerçekten sizden beklemiyordum arkaşlar bu ne hal…

Şeref Ertaş

29 Ocak 2010 Cuma

final cevap anahtarı

MEDENİ HUKUK I CEVAP ANAHTARI 2010
1- kamu düzeni ve genel ahlâka

2- a) Ahmet,Ergin değildir. Bu bakımdan tam ehliyetli olamaz. Sahip olduğu akıl hastalığı devamlı olarak ayırma gücünü ortadan kaldırıyorsa, Ahmet tam ehliyetsiz olur, böyle değilse akıl hastalığı bazı hallerde sadece ayırma gücünü kaybettiriyor sa ki,şizofrenlerde genellikle böyledir, Ahmet ayırma gücüne sahip oldupu zamanlarda sınırlı ehliyetsizler grubu içinde olacaktır.
2.b) Ergin olmadığından Ahmetin yerleşim yeri ailesinin yerleşim yeri olan Manisadır. .Ahmetin yerleşim yeri ailesine bağlı olarak yasa tarafından tayin edildiğinden yasal ikametgaha sahiptir. Cazibe Ahmetin 5.dereceden yan kan hımsıdır.

2-c) Ahmetin Haticeye loptop bağışı iki taraflı ivazsız bir borçlandırıcı işlem, çeket satın alması iki taraflı borçlandırıcı işlem, çeketin parasını vermesi tasarrufi bir işlem,başkasının kumaşı ile elbise dikmesi ,işleme adı verilen hukuki bir fiil,elbiseyi bağışı iki taraflı ivazsız borçlandırı işlem, gerdanlığı tamir vermesi,tamir sözleşmesi iki taraflı borçlandırıcı işlem .
Ahmet akıl hastalığı nedeniyle ayırma gücünden yoksun ise bu işlemlerin tümü geçersizdir, ayırma gücüne sahip ise, snırlı ehliyetsiz durumundadır,yaptığı bağışlar geçersizdir, yasal temsilcilerin onayı ile de geçerlilik kazanamaz, ceket satın alma,gerdanlığı tamire verme kendisini borç altına sokacağından ancak yasal temsilcilerinin onayı ile geçerlilik kazanabilir.
2.d) İyiniyetli ve ehliyetli de olsa Hatice ,Ahmetin hediye ettiği loptop’un milkiyetini kazanamaz.Çünkü labtop sahibinin elinden rızası dığında çıkmıştır ve Ahmet de emin sıfatıyla zilyet değildir. Hasan paranın mülkiyetini iyiniyetli olmak kaydıtla kazanır, çünkü paralarda yasa sahibinin elinden rızası dışında çıksa bile , yetkisiz zilyetten 3.kişinin iyiniyetle kazanımı yasaca korumuştur. Melehat elbisenin mülkiyetini kötüniyetli olsa bile kazanır. Çünkü Ahmet,başkasın ait bir kumaşı işleyerek yeni bir eser yaratmıştır (TMK.775 ),emeğinin değeri kumaştan fazladır, Ahmet tam ehliyetsiz olsa bile işlemeyle yarattığı elbisenin mülkiyetini kazanır Bu sebeple Ahmet sahibi olduğu bir eşyayı,Melahata bağışladığı için Melahat kötüniyetli olsa bile elbisenin mülkiyetini kazanır.. Son halde kazanımı engelleyen bir hukuki sebep yoktur.
-----------------------------------------------------------------------
3.a) Akıl hastalığı devamlı Ahmetin ayırma gücünü ortadan kaldırmıyorsa,Ahmet ayırma gücüne sahip küçük (ergin değil ) olarak sınırlı ehliyetsizdir. Sınırlı ehliyetsizler,alkol gibi bir sebepten geçici olarak ayırma gücünü kaybettiği sırada yapmış olduğu haksız fillerden sorumlu olacağından, Yusufa verdiği zararlardan sorumludur. Ahmet bu sorumluluktan ayrma gücünü kayıpta kendisinin kusuru olmadığını kanıtlayarak kurtulabilir.
Yusuf ,Ahmete karşı, kişilik haklarının ihlali nedeniyle maddi manevi tazminat davaları açabilir. Bu davalarda Ahmetin davalı olma ehliyeti de vardır. Yusuf bu davaları kendi yerleşim yeri mahkemesinde açabilir. Nişanlısının yaralanması ,nişanın bozulması nedeniyle Aysel üzüntü duysa bile,doğrudan kendi kişilik hakları ihlal olunmadığından dava açamaz.
Alkol nedeniyle Ayırma gücünü kayıp etmiş Ahmetin,hukuki işlem ehliyeti yoktur,bu sırada imzaladığı borç senedi de mutlak olarak geçersizdir, velisinin onayı ile dahi geçerli hale gelemez.

3.b) Derneğe üye olabilmek için tam fiil ehliyetine sahip olmak gerektiğinden sınırlı ehliyetsiz olan Ahmet kural olarak bir derneğe üye olamaz. Ancak dernekler Kanunu 15 yaşını tamamlamış küçüklerin çocuk derneklerine üye olmasına imkanı tanımıştır. Ahmet’in durumu şizofrenler derneğinin amaçlarına uygun düştüğünden Ahmetin bu derneğe üye olması mümkün sayılabilir. Ancak derneğin o nu üye alma zorunluluğu yoktur.
3.c) Bu durumda derneğin tüzel kişiliği TMK.87.m.ye göre sona ermiştir,bun un tespitini her ilgili mahkemeden isteyebilir. Tüzel kişiliği sona eren derneneklerin hak ehliyeti bulunmaz ancak fiil ehliyeti tasfiye ile sınırlı olarak devam eder.

3.d) Ahmet’in yapmış olduğu vasiyetname ve kurduğu vakıf geçerlidir. Sınırlı ehliyetsizler, sağlararası işlemle vakıf kuramazlar ise de,,şahsa sısıkı sıkıya bağlı hakları tek başlarına kullanabilir. Ölüme bağlı işlemler yapma da şahsa sıkısıkıya bağlı haklardandır .TMK. 15 yaşını dolduran kişilere vasiyet yapma ehliyeti tanımıştır.
Prof.Dr.Şeref ERTAŞ
Not : Fiil ehliyeti konusunda bu sınavda yanlış cevap veren öğrencinin bu sınavdan başarılı olma şansı yoktur. Deslerde açıklandığı üzere, fiil ehliyeti konusu yanlış ,hata kabul etmeyen bir medeni hukuk konusudur.

Gaflara kurban olmayasın
Emin ol ki not alasın
YÜ.de yol alasın
Not ağzında değildir aslan
Yazmışsan bolca verir Hocan

30 Aralık 2009 Çarşamba

Mantar Kasım 2009

MANTAR KASIM 2009
Sahibi : Şeref Ertaş
YÜ Gayriresmi organıdır.
Gülme özürlüler okuyamaz.

TİRYAKİLER SELÇUK YAŞAR KAMPÜSÜNDE
DARBE HAZIRLIĞI İÇİNDE

Dumansız Selçuk Yaşar Kampüsünde, sigara yasağına karşı,Genel Sekreter Bahzat Gürdoğan’ın ve Kampüs içindeki franchisinglerin de gizli desteği ile, Rektör Murat Barkan’a karşı darbe hazırlığı yapan bir cuntanın oluşturulduğu Mantar Ajansı tarafından istihbar olunmuştur. Tiryaki Cuntasının başı olduğu sanılan BK nın darbe planı bir tesadüf sonucu Hukuk Fakültesi tuvaletinde bulunmuştur. Plana göre Yaşar Üniversitesindeki tiryakiler, .......tarihinde yanan çakmakları ile Rektör Murat Barkan’ın odasına saldıracak, hep beraber sigara içerek dumanını üzerine üfleyip, Rektörü ya istifaya ya da Kampüs açık alanlarında sigara içme özgürlüğü tanımaya davet edeceklerdir. Diğer taraftan, BK imzalı, fotokopi ile çağaltılan , personelin kapısının altından atılan bildirilerde, sigara yasağının hem öğretim üyelerinin hem de öğrencilerin performanslarını düşürdüğünü belirtilerek, darbeye manevi ortam hazırlanmaya çalışıldığı görülmüştür. Tiryaki cuntasının odağı olan Hukuk Fakültesi Dekanı Ünal Narmanlıoğlu “ Bunlar tiryaki hocalarımızın itibarını sarsmaya yönelik rakip vakıfcıların dedikoduları. Hem fotokopinin delil olduğu nerde görülmüş,ıslak imza gerekir, darbe planı dedikleri ise esasen benim yeni dekanlık odamın tadilat planıdır “ demiştir
YAŞAR ÜNİVERSİTESİ LOKANTASININ
YEMEK LİSTESİNİN İNTENETTE YAYINININ
YASAKLANMASINI TALEP ETTİ.
Yaşar Üniversitesi öğretim üyelerinden, YZ rektörlüğe yapmış olduğu başvuruda, evde akşam yemeklerinde daima Yaşar üniveritesi öğle yemeklerinde yediği yemeklerin aynısının önüne konulması karşısında, Üniversitenin günlük yemek listelerinin internette yayınlanmasının yasaklanmasını veya bu dublikatın önlenmesi için listelerin hazırlanmasında aşçıların eşiyle bilgi alışverişinde bulunmasını istemiştir.

İTİRAZ REKORTMENİ PROf. ERTAŞ
KKTC Yakın Doğu Üniversitesinde, sınav kağıtlarına öğrencilerce yapılmış olan itiraz istatisliklerine göre, Prof.Dr.Şeref Ertaş 250 kağıtla birinci, Hakan Pekcanıtez 200 kağıtla ikinci olurken,Prof.Dr.Arif kocaman 10 itiraz dilekçesi ile sonuncu olmuştur.
CAFE TİRYAKİ ÇAĞIRIYOR
Müjde, müjde Ceride-i Mantar ilan servisi her türlü ilanlarınızı anında yayınlamak üzere faaliyete girmiştir. Aşağıda ilk ilanı sunuyoruz.
Üniversitemiz karşısında hizmetinize giren Cafe’ miz kapalı ve açık mekanlarında “yasaksız toplum” sloganıyla hizmete girmiştir. Cafe’ mizde sigara, alkol, puro, nargile gibi kanuna aykırı olmayan her türlü müskirat ve mükeyyifat ile sağlığa yararlı soya fasulyesi ve mercimekten üretilen besin maddeleri afiyetinize sunulmaktadır. Dış güçler’e dayalı franchising’e karşı mücadelemizde bize destek olan tüm öğrenci ve öğretim üyelerine şükranlarımızı arz ederiz.”Türk gibi sigara içer” atasözümüzü boşa çıkarmayan gayretleriniz, bizi kısa zamanda zengin edeceğinden çok yakında ikinci şubemizi metroya yakın bir yerde açacağız. Üniversitemizde paralı okuyan öğrencilerden ihtiyacı olanlara garsonluk ve komilik gibi yeni istihdam alanı açmaktan mutluluk duymaktayız. Siz okulda sigarayı yasaklamasa idiniz biz şimdi okul içindeki franchsing’lerden beter sinek avlıyor olacaktık. Hepinizi yasaksız salonumuza bekleriz. Ne demiş üstadımız Keynes, “işini bilen kazanır”.
Hadi size iyi “etik” dersleri.
Kulunuz “ Ahmet İşinibilir”
I.I’nın notu:

Sansür Kuruluna,
Gözünü seviyim “abi” bu ilanı sansür etme, yoksa batacağız. Malum ekonomik kriz var.
(not:İlandır,içeriğinden Mantar Gazetesi sorumlu değildir )
GARİP HABERLER
Mantar haber ajansın ın bildirdiğine göre .
• Nevşehirin,Taşdemir Köyünde bir inek kuzu doğurmuş ,bu kuzuya bir kedi annelik etmektedir.
• Rizenin,Tavuklu Köyünde bir horuzun yumurtladığı yumurtanın içinden yılan yavrusu çıkmıştır..
• Trabzon’un Hamsili Köyünde bir köpeğin, Bethoven’in 9.Senfonisini piyanoda çaldığı öğrenilmiştir..
• SİÜ TIP fakültesinde bir hekim, kadınlarda hamileliği üç aya indiren eshot karışımı bir ilaç bulmuştur.

ÖZLÜ SÖZLER
• Komünizm mülkiyeti evlilik hürriyeti kaldırır.BN
• “Aşk ve futbol,her ikisi de pozisyon zenginliği gerekir ve millli olmak için her ikisinde de kondüsiyon önemlidir, ancak aşk için teknik direktör gerekmez..SY
• İzmirde şemsiye ıslanmayı değil, yağmurun yağmasını önler ÜN

MUHZİN ABİ DERT DİNLİYOR :
Muhzin Ağabeyciğim,
Benim derdim de gönül derdi işte…Bir kız var bizim mahallede, her sabah otobüz beklerken durakta karşılaşıyoz. Ben fena halde kesildim bu kıza .Ceylan mı ceylan, bir melek mi desem yoksa; bir bakışı var ki, yüreğime işliyor, yani….
Günaydın filan derken geçen gün nihayet açıldım kendisine; duygularımı söyleyecek oldum . Bana dedi ki “İyi de ; olamaz bu iş; ben lezbiyenim!”
Ben de “aşkımızın yanında biraz lezbiyenliğin lafı mı olur Leyla. Hem n’olucak yani , ben de oldukça lezbiyenimdir, zaten” dedim.Kız çok güldü bu lafıma ben de, oldu bu iş dedim ve bayağı ümitlendim.
Ama o günden beri, beni nerede görse gülüp duruyor. Ciddi bişi söylememe de olanak vermiyor hiç!
İçime bir kuşku düştü, Muhzin Ağabey; Yoksa lezbiyen demek “düztaban” demek değil mi?
Ağbi, bana bir yanıt ver de durum aydınlansın Acaba, ayakkabımı çıkarıp, tabanlarımı göstersem inanır mı?
Yanıtını dört gözle bekler, ellerinden öperim.
Zekai Azakıllı
( Ağbiyciim; bizim ailenin soyadı aslında “Özakıllı” imiş ama nüfus memuru yanlışlıkla böyle yazmış işte !)
MUHZİN AĞABEYİN YANITI:
Oğlum Zekai ,
Bence de iyi düşünmüşsün; kıza tabanlarını göstermen hiç de fena fikir değil.
Ama daha iyisi, önce bir kafa röntgeni çektirmen. Kız, senin kafanın içini görünce, eminim, çok etkilenecek ve doğru o boşluğun içine düşmek için can atacaktır !
Haydi kolay gelsin….Hem unutma, sonunda razı olup seninle evlenince, senin soyadını alacak; bu az önemli bir teşvik değil yani

BUNLARI DUYDUNUZ MU ?
• Şeref Ertaş’ın 2009 yılında kafasını nadasa bıraktığını,
• Şeref Ertaş’ın YDÜ deki Eşya Huku Dersinde, sizi duyamıyoruz diyen öğrencilere sizinle değil bilgisayarla konuşuyorum dediğini .
• Ar.Gör.Mertkan Uçkan’ın, YÜ Yemekhanesinden aldığı suları içmeyerek biriktirdiğini bunları daha sonra paraya çevirek evlenme masraflarını finanse etmeyi, düşündüğünü,
• Fevzi Demir Hocanın odasından bağırarak telefonsuz Ankara ile konuşabildiğini ,
• Ar.Gör. Mertkan Uçkan’ın İzmir Barosu kız basketbol takımına koçluk yaptığını.
• Aydın Zevkliler Hocanın, gençliğinde Deli Kiras mahlası ile aşk şiirleri yazdığını.
• Zehirli Mantar
MUHZİN ABİ DERT DİNLİYOR :
Muhzin Ağabeyciğim,
Benim derdim de gönül derdi işte…Bir kız var bizim mahallede, her sabah otobüz beklerken durakta karşılaşıyoz. Ben fena halde kesildim bu kıza .Ceylan mı ceylan, bir melek mi desem yoksa; bir bakışı var ki, yüreğime işliyor, yani….
Günaydın filan derken geçen gün nihayet açıldım kendisine; duygularımı söyleyecek oldum . Bana dedi ki “İyi de ; olamaz bu iş; ben lezbiyenim!”
Ben de “aşkımızın yanında biraz lezbiyenliğin lafı mı olur Leyla. Hem n’olucak yani , ben de oldukça lezbiyenimdir, zaten” dedim.Kız çok güldü bu lafıma ben de, oldu bu iş dedim ve bayağı ümitlendim.
Ama o günden beri, beni nerede görse gülüp duruyor. Ciddi bişi söylememe de olanak vermiyor hiç!
İçime bir kuşku düştü, Muhzin Ağabey; Yoksa lezbiyen demek “düztaban” demek değil mi?
Ağbi, bana bir yanıt ver de durum aydınlansın Acaba, ayakkabımı çıkarıp, tabanlarımı göstersem inanır mı?
Yanıtını dört gözle bekler, ellerinden öperim.
Zekai Azakıllı
( Ağbiyciim; bizim ailenin soyadı aslında “Özakıllı” imiş ama nüfus memuru yanlışlıkla böyle yazmış işte !)
MUHZİN AĞABEYİN YANITI:
Oğlum Zekai ,
Bence de iyi düşünmüşsün; kıza tabanlarını göstermen hiç de fena fikir değil.
Ama daha iyisi, önce bir kafa röntgeni çektirmen. Kız, senin kafanın içini görünce, eminim, çok etkilenecek ve doğru o boşluğun içine düşmek için can atacaktır !
Haydi kolay gelsin….Hem unutma, sonunda razı olup seninle evlenince, senin soyadını alacak; bu az önemli bir teşvik değil yani

TÜRK MODA SANATINDA YENİ BİR ÇAĞ
Son yıllarda Türk Moda Sanatı büyük bir aşa kaydettiği,uluslararası bir çok ödüller kazandığı herkesin malumudur.. Bu yeniliğe Osmanlı saray giyim tarzını yaşatan Beypazarlı Türk modacılarıda katıldı. “Elti çatlatan”, “görümce uçuran” gibi kreyasyonların yanında, yanda gördüğünüz koca çatlatan kreasyonun da 2010 yılı Dünya modasına damgasına vurması beklenmektedir. Bu kreyasyonun yaratıcısı , tüccar terzi Hasan Beyzade, Gazetemize verdiği özel açıklamada, bu koca çatlatan modeliyle, bu yıl Roma’da yapılacak Dünya kreasyon Yarışmasına gireceklerini, ülkemizin adına yaraşır bir derece beklediklerini belirterek , evlenecek genç bayanlara, koca çatlatan modelini özellikle taavsiye etmektedir. Kocalar çatlarsa,kadınlar dul kalmaz mı sorumuza sayın Beyzade, “ Çatlayan çatlar, kalan erler bize yeter “ demiştir. Yandaki resimde Beyzade firmasının tanıtımı yapılan için bir defile görülüyor. .IP
Sayın Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez,

SERTİFİKA
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesince oluşturulan komisyon tarafından son on yıl içinde, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku alanında biriktirmiş olduğunuz toplam 500 Kg ağırlığında bulunan sınav kağıtları arşivinizle Üniversitemizin en iyi arşivcisi olduğunuz anlaşılmış olup sizi kutluyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. 13.10.2009
Sertifikat İşleri Başkanı Rektör
Prof Dr. Şeref Ertaş Prof.Dr.Ümit Hassan


Aile sorunları uzmanı
Prof.Dr.Işın Işıldak
Aile sorunlarınızı çözüyor
Bekara eş boşamak kolaydır
Sevgili Işın hanım ağabey,
Ben yıllarca Almanya’da işçi olarak çalıştım. Sonunda emekli olup, İstanbul’a döndüm. Gördüm ki işler iyi gitmiyor. Atıyorum. Yeni yapılan boğaz gemileri teknik arızalı. Adamlar haklı tabii, Kadıköy gemisi tam yol ilerlerken birden frene basıyor. Üsküdar vapuruyla çarpışmamak için.Yerler kaygan tabii. Şu bizim ilk pilotun (SG) alanı da bir garip. İzmir uçağında Kayseri yolcusu arıyorlar. Antalya’ya gidecek üç kişiyi bir türlü bulamayıp, otobüs terminali gibi bağıra bağıra yolcularını topluyorlar. Bizim gençliğimizde dolmuş şoförleri böyle yolcu toplardı. Ayıptır söylemesi havaalanında sarışın bir kadına Almanca laf attım. Türkçe tokat yedimTokatları İtalyanca sayarak attı. . Ön, dö, truva diye. Uçağa bindiğimde öndeki hatırlı yolcunun yeri başkasına satılmış ,ayakta gitmesini söylediler. Bu arada hostes ler, ben dahil öndeki tüm yolcuların uçağın balansını bozduğunu söyleyip, arkalara yollamaya çalıştılar. Yersen kardeşim. Yiyen yedi. Öndeki adam harbi çıktı. Bir yere gitmiyorum sizi Işın hanım ağabeyime şikayet edeceğim, dedi. Hosteslerin balansı tümden bozuldu inanmazsın. Bu koşullarda kalkmaz dedikleri uçak,uzay mekiği gibi havalandı,şaşarsın.Pilot bir saat gecikmeyi kapatmak için bastı gaza., yarım saati yolda kapattı. Sonunda pilotların mahareti Allah’ın inayeti ile sağ salim indik.Eve vardığımda tüm aile efradı pembe dizi seyrediyordu,bana aldıran yok. Lafı uzatmadan sorum şudur. Bütün bunlar klobalizasyon (tekerlekçilik) den çıkıyor diyorlar, doğru mudur? Doğruysa nedir bu meret şey? Yoksam ben de klobal olmuş olabilir miyim?


Cevap veriyorum sevgili okurum.
Bu kloballeşme öyle bir illettir ki, senin vapurun arkasından attığın simitleri takip eden martılar, bir gün New York borsasını çökertebileceği gibi, New York’ta sevgili hemşehrilerimizin yaptığı gökdelenler de Çırağan Sarayının yanındaki otellere dönüşebilir. Maykıl Caksın dirilip kendini Urfalı bir türkücü olarak bulabilir.Sen Almanya’ya gittiğinde geride bıraktığın kebapçılar, dürümland, kıraathaneler cafe , nargile içtiğin yerler dumansız hava sahasına dönüşmüş olabilir. Boğazda balık yediğinde rakı, kahve istediğinde sigara bulamayabilirsin. Elinde bir jetonla yerin altına dalar,yer yüzünü göremezsin.Boşuna arama bildik meyhaneleri ve dostları bulamazsın.Köprüde balık tutmaya kalkar zokayı sen yutarsın. İstanbul uskumrusu diye Norveç balığını yedirirler farkına varmazsın. Sokakta türlü esvapta adam görür, sorarsın, “where are you from” diye. Ya İngilizce bilmeyen bir Alman’a ya da Alman’a benzeyen bir Türk’e rastlar, bir cevap bulamazsın. İşte budur evladım, klobalizasyon yani yuvarlaşma. Üzme canını be çocuğum, sen çoktan klobal olmuşsun, çaresi yoktur. Alışacaksın.Herkesin yuvarlak olduğu dünyada sen dört köşe kalamazsın. Bozulmuşsa uçakların balansı, kaptanlar düzeltir, inanacaksın. Pembe dizi seyretmekle dünyanın toz pembe olamayacağını, domuz gribi mikrobunun yakında dizilere filan da bulaşacağını ailene anlat, belki faydası olur kardeşim. Bu arada bol bol yüz açıl, açılım kloballeşmenin ilacı diyorlar, inansan da inanmasan da .Gözlerindemn öperim çocuğum ,üzülme bu da geçer.

PÜF NOKTASI
Prof.Dr.Şaşmaz TERAZİ
Hukuki sorununuz varsa
Cevap burada
Bir bay okurum soruyor, boşanmaya karar verdik ancak bir köpeğim var, hakim onun velayetini kime verir diyor. Lutfedip yardım bekleyen gözlerle bana bakan köpeğinin resmini de göndermiş .
Sayın okurum,sorunuz açık değil,köpeği karınız mı doğurdu da velayetini soruyorsun. . Eğer bu mahluk müşterek ilişkinizin sonucu ise görünüşü önemli değil, kara kaplı kitap öyle diyor. Yasada, “kadından doğan her canlı insandır” diye yazıyor. Aramızda pek çok insan kılığında köpek olduğu gibi, köpek kılığında insanlar da vardır. Ben dahi bunların bir çoğu ile dost oldum. Ama onları insan kılığına girmiş köpekler katlettiler. Eğer mesele gerçekten bir köpekse, velayet değil, bu mal paylaşımı sorunudur. Bize ters gelse de köpekler bir eşyadır. Ozaman ,mesele edinilmiş mal rejimi çerçevesinde çözülür. Aile konutunu yargıç kime bırakırsa, çoğunlukla uygulama karılara bırakır, köpek de maalesef ona kalacak demektir. Köpekler ev hayvanı olduğundan, ev eşyası sayılırlar. Aile konutu kime kalırsa,ev eşyası da ona kalır. Sevgili okurum. Ancak köpek dişi ise,yavrularsa, bu yavrulardan edinmen dahi karının insafına kalmış.Köpeğini seviyorsan boşanma derim.

Topal Papaz’dan Spor Haberleri
Sporsuz Hayat Fıstıksız Baklavaya Benzer (tp)

Antep-Siirt Maçı Berabere
Üniversitemizde geride bırakttığımız gunlerin en önemli spor karşılaşması Hukuk Fakültemizde gerçekleştirilmiştir. Amacı, gazetemiz sorumsuz müdürü ile kör imamına Siirt fıstığının Antep fıstığından lezzetli olduğunu kabul ettirmek olan muhabiriniz ben deniz tarafından masaya en güzide antep ve siirt fıstıkları sürülmüştür. Hakemlerimiz şaşmaz terazi ve tartışılmaz tavla şampiyonunun kazananı belirlemek için bir hayli yoruldukları bu maç beraberlikle sonuçlanmıştır. Karşılaşma devam ederken tavla istadı, bu tür yarışmaların devam etmesi temennisinde bulunmuş, şaşmaz terazi ise “bu iş böyle olmaz bu iki fıstık çeşidini bir de Burma baklava içinde getirin de kararımı bildireyim” demiştir.
Okuyucuya PEK MÜHİM not: Burma baklavalar hazırdır. Dileyen Kör İmamdan bila bedel alabilir. Almayanlar bir sonraki sayıda, ağzının tadını bilmezler köşesinde ifşa edilecektir.
Üniversitemiz erkek basketbol takımı 2.05’lik ve buna rağmen çok atletik bir oyuncuyu bünyesine katmıştır. eline aldığı her topu smaç yaptığını duyduğum bu kişi, Nuri, Mert ve diğerleri ile tribünleri coşturacaktır. Tabii ki bunun için tirübünde seyirci gerekir. Medya Merkezine 7 gün önceden duyurulur.

SON DAKİKA : Kör İmam bu haberi yapmamamız için onüç mandalina vermeyi teklif etmiştir. Mandalinaları nereden bulduğu bilinmemektedir.

Olay ve sonuç İçerikli yazı
Olay: Yıllar once Ülkemizde gitarın seviyesini yükseltmek için kolları sıvayan, Bilkent gitar üçlüsü ile dünyayı dolaşarak alkışları ve beğenileri toplayan Yrd.Doç.Dr.Kürşat Terci Üniversitemize geleli yaklaşık bir yıl olmuştur. Bir müzik markette “Aha! bu bizim yemekhanede en çok yemeği en hızlı yiyen adam değil mi? sorusuyla aldığım Akdeniz Renkleri adlı CD sini (Terci – Koral) bir kere dinleyip bırakamadığım bu değerli zat’ın aynı zamanda bir mühendis olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.
Sonuç: hukukçunun mizah dergisi çıkarması garipsenemez.

YAŞARDA ZAR BAĞIMLILIĞI TEDAVİ MERKEZİ KURULDU.
YÜ Kampüsünde sigara yasağının artçı tesiri olarak obezlik bekleniyordu.Ancak Rektörlüğün lolaktasında, perhiz ve süper perhiz yemekleri ile bu önlendi. Fakat öğretim üyeleri arasında zar sporları bağımlılığı hızla arttı. YÜ Rektörlğüğ özellikle İTBF Fakültesi öğretim üyeleri arasında hızla artan zar bağımlılığını tedavi için Medikoya bağlı bir merkez kurarak, Rektör Yardımlarından Aydın Zevklilere bağlanmıştır. Rektör Barkan , mantar ajansına “ Bu müdahaleyi tam zamanında yaptık, bazı öğretim üyelerimizin ,dersten veya yemek masasından cebren kaçırılarak pasta villaya götürüldüğü dahi görüldü “ demiştir.

OBURLUK ŞAMPİYONU PROF,DR.FEVZİ DEMİR
Yaşar Üniversitesi öğretim üyeleri arasında yapılan hızlı yemek yeme yarışı, 21 Ekim 2009 Çarşamba günü Selçuk Yaşar Kampüsündeki Üniversite Yemekhanesinde yapılmıştır. Yarışta, 12 saniyede beş kap yemeği silip süpüren Prof.Dr.Fevzi Demir açık ara birinci olmuş, ikinciliği 45 saniye ile PROF.Dr.Şeref Ertaş, üçüncülüğü beş dakika ile dekan Prof.Dr.Ünal Narmanlıoğlu kazanmış, iki kap yemeği 30 dakikada yiyebilen Prof.Dr.Ali Nazım Sözer ise yarışmada sonuncu olmuştur

ŞEREF ERTAŞ ESKİ PERFORMANSINI TEKRAR YAKALADI.
Hukuk Fakültemizin öğretim üyelerinden Şeref Ertaş, yıllardır oturarak ders anlatması ile tanınmaktaydı. Ancak 2009-2010 eğitim döneminde, alışılmışın dışında ayakta ders anlatmaya başladı. Dersleri blok yapmasına rağmen, sınıf bir ucundan diğer ucuna volta atarak ders anlatan hocaya, bu enerjisinin sırrını sorduğumuzda: “Nasıl eski karıyı boşayıp, genç karı aldığında, kendini daha zinde hissediyorsan, ben de Dokuz Eylül’den ayrılıp, Yaşar Üniversitesi’ne gelince kendimi daha zinde ve enerjik hissetmeye başladım” dedi. Ayrıntıları öğrenmek için, Medeni Hukuk kürsüsünde öğretim görevlisi Emre Cumalioğlu’na bu durumu sorduğumuzda, hocanın 9 günlük Doğu Anadolu gezisine gittiği, yediği fıstıklı Antep baklavalarının yaradığını ve hala etkisinin devam ettiğini iddia etti.Prof.Ertaş’ın bu konudaki değerlendirmesi ise, “ Bunun fıstıkla bir ilgisi yok, ben DEÜHF.nın kuruluş yıllarında haftada 40 saat ders vermişim, mesele fıstıkta değil Selcçuk Yaşar Kampüsünün dumansız havası ile nefis yemeklerindedir “ dedi.
ŞEREF ERTAŞ GECE DOLAŞIMINDA
Hukuk Fakültemizin öğretim üyelerinden Şeref Ertaş’ın, her sabah üniversitemize başka yollardan geldiğini farkeden gazetemizin muhabiri Kör İmam , bu iş de bir bit yeniği olduğu düşüncesi ile hocasını bir haftalık takibe aldı. İş çıkışlarında gittiği yeri takip eden muhabirimiz, Şeref Ertaş’ın ilk iki gece Evka-3 deki evine gittiğini tespit etti. Yanılmaya başladığını düşünüp takip etmekten vaz geçecekken, bir gün daha izlemeye karar verdi, Muhabirimiz. 3. gece, Şeref Ertaş’ın Kemalpaşa muhitinde, karanlık yollardan geçerek, büyük bir arazi üzerinde müstakil bir eve gittiğini gördü. Tüm geceyi orada geçirdiğini tespit etti. Ertesi gün de, gene Kemalpaşa’daki aynı eve gittiğini tespit etti. Ancak bir sonraki gece bu sefer Bayraklı’da Adliye Sarayı’na yakın başka bir eve gittiğini tespit etti. İki gece üst üste Bayraklı’da geceyi geçirdikten sonra tekrardan en başa dönüp bu kez Evka-3 deki eve gittiğini büyük bir hayretle izledi. Prof.Ertaş ise bu konuda mantar muharine “ Bunda bir fevkaladielik yok, benim evlerimde çiçeklerim var her gün birini sulamak için uğramak zorundayım “ demiştir.

ERDOĞANI TEPEN ATIN BALMUMU HEYKELİNİ YAPTILAR
Üç yıl önce, Eskişehirde arabasında bayılan Başbakan Erdoğan’ı açılsın diye Lakyab isimli bir ata bindirmişler at huysuzlanarak Başbakanı sırtından atmış ve tekmelemişti. Bir yıl sonrada nedeni açıklanmayan bir nedenden bu at ölmüştü. Ata muhalif partililer bir anıt mazar yaptırarak. Mezar taşına “ ayaklarına sağlık yazmışlardı. Bu olaydan sonra Eskişehirli hayvanseverler Lakyab’ın bir balmumu heykelini yaparak, Belediye Başkanı Büyükerşen!in kurduğu balmumu heykel müzesine koymuşlardır. Konu hakkında Eskişehirde, yaptığı yapay denizde korsangemisi içinde, Mantar muhabirine demeç veren Büyükherşen “ Müzemiz gittikçe genişliyor. Müzemizde tarihte iz bırakmış hayvanların heykelleri’de yer alacakak. Şimdilik sayın Başbakan’ın bindiği atın heykelini koyuyoruz, Allah uzun ömürler versin, Başbakanımızın vefatından sonra onun balmumu maketini de atın üzerine koyup tabloyu tamamlayacağız “ demiştir .


TAKAya TAKILANLARDüşünce suçlusu Temel Papağan

• Papağan Temel durmadan sahibini zor durumu düşürecek politik laflar etmekteydi. Sahibi onu böyle davranırsa cezalandıracağını söyledi. Bir gün evin önünde solcular miting yapmaktaydı. Temel Papağan dayanamadı,pencereden kafasını uzatarak, “ koministler moskoya diye bağıdı. Azgın solcu kalabalık eve girdi,ne bulduysa kırdı döktü. Eve dönen sahibi, Temel Papağana çok kızdı ve “ Bu son uyarım,bir daha ki sefere kendini tavuk damında bulursun “ dedi. Bir müddet sonra evin önünde,bu sefer sağcılar miting düzelemişti,bizim Temel Papağan yine kendini tutamadı,kafasını pencereden çıkararak “ Pis Faşolar,defolun burdan “ diye bağırdı. Bu sefer sağ grup evi kırdı, döktü. Akşam eve dönen sahibi tuttuğu gibi Temel, Papağanı,tavuk damına (kümese ) atıverdi. Papağanı gören tavuklar gagur,gugur, Temel Pağan ile alay etmeye başladılar. Onlara bakan Papağan Temel “ Bana bakın oruspular “ dedi , “ ben bu dama sizin gibi fuhuştan değil,düşünce suçundan düştüm. “

• Bal ,Ayı, seksi performans

Temel Almanyadan tatile gelen Helga ile işi pişirmişti. Tatil bitince Temel’in performansından çok memnun kalan Helga, Temeli birlikte Almanya’ya götürmek istedi. Ama Temel , “ Ben evliyim,duyarsa Fadime canıma okur, fakat benim Dursun isimli kuzenim var seninle memnuniyetle Almanyaya gelir “ deyince,Helga “onun performansı senin kadar iyi mi? “ diye sordu. Temel referans olarak ,” Valla “dedi “ Amcaoğlu Dursun geçen sene ormanda bir dişi ayıya tecavüz etmişti, ayı o günden beri ona her sabah bir petek bal getiriyor. “

* Güneşin Keşfi
Uluslararsı bir Toplan-tı da Temel, Yakında Türkiye güneşe gide-cek deyince, orası çok sıcak gidemesin dediler. Temel biz enayi değiliz oraya gece gideceğiz dedi

* Öte Dünyadan bir e’mail
Temelin karısı Fadime ölmüş yastaydı. Dursun ise Trabzonda ,turizm rehberliği yapan bir grupla Antalyaya giden karısını beklemekteydi. Dursunun karısı Emine özlem içinde Dursuna bir e’mail gönderdi.Ancak e’mail adresini karıştırdı, maili yanlışlıkla Fadimenin yasını tutan Temelin e’mail adresine gönderdi. Sabahleyin Temeli baygın bilgisayarın başında buldular e’mail kutusunda şunlar okudular. “ Sevgilim, burada rahatım çok iyi, her yer cenneten bir köşe, sana da iyi bir yer ayırttım, acale gel ”

* Fadime ve ayı
Temelle Fadime tarlada çalışırken. Fadime bir ayının saldırısına uğradı, ayı ile Fadime Alt üste gürüşmeye başladılar. Fadime ,” yetiş Temel,beni kurtar “ deyince, Temel, oralı olmadı, “ Hadi şimdi, ayıya başım ağrıyor,aybaşım var vs desene “ dedi.

sanal mahkeme 2009

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Dersi Sanal Mahkeme Çalışması (2009-2010/Güz Dönemi)
Olay:
KİRLİ ÇAMAŞIRLAR
(1)Bölgenin zengin ve köklü ailelerinden Özüvar ailesinin biricik kızı Ayfer, ailesinin izni olmaksızın tiyatro sanatçısı Kenan ile evlenmiştir. Ayfer bir gün Kenan’a babasının Moldovya’dan Svetlana adında bir hizmetçi aldığını, (2-3-4) Svetlana’ya tecavüz ettiğini ve doğan çocuğun organlarını 20.000 TL karşılığında Papatya Organ Nakil Kliniği’nde çalışan Serkan Solar adlı doktora sattığını,buna karşılık 20.000 liralık bonu senedi almış olduğunu , ancak senetteki paranın ödenmediğini anlatmıştır. Kenan bu olayı oyun haline getirerek tiyatroda “Kirli Çamaşırlar” adıyla sergilemeye karar verir. Bir basın toplantısında yeni oyununu duyurur ve oyunun ilanlarında Özüvar ailesinin ismine ve fotoğraflarına yer verir.
5) Basın açıklaması ve ilanlar karşısında küplere binen Ayfer’in babası Samim Özüvar gazeteleri arayarak kızı Ayfer’in evlatlık olduğunu, Kenan’ın yazdığı bütün oyunların sanat ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan bir maymunun bile yazabileceği ahlaksız gösteriler olduğunu, böyle senaryoların ancak kuş beyinli kişilerin eseri olabileceğini söyler. Bu beyanat gazetelerde yer alır.
(6)Ayrıca Samim’in karısı Nilgün Özüvar; Ceyhun, Demir ve Erkan adlı üç kişiyle her gece tiyatroya gidip, oyun oynanırken sahneye çürük yumurta atmaları konusunda 5.000 TL karşılığı anlaşmış parayı peşin olarak ödemiştir. Fakat ilk gece oyunu seyreden Ceyhun ve Demir, oyunu çok sevmişler çılgınca alkışlamışlardır. Bunun üzerine Nilgün Özüvar Ceyhun ve Demir aleyhine dava açmıştır.
(7)Olayların üzerinden geçen 3 ay zarfında Ayfer bir gazetede köşe yazarı olarak çalışmaya başlar ve ilk olarak babası Samim Özüvar’ın eskiden, belediye başkanı olduğu sırada yaptığı yolsuzluklarla ilgili yazılar yazar. Genel seçimlere giren Samim Özüvar milletvekili seçilir. Samim Gazeteye verdiği bir demeçte damadı olan Kenan’ın eşcinsel olduğuna ilişkin açılamalar yapar. Daha önce kendisiyle soy bağını reddettiği Ayfer’in kokain bağımlısı olduğunu bu yüzden her türlü ahlaksızlığı yapabileceğini söyler.(8) Yaşananlar üzerine Ayfer üyesi olduğu Her Eve Kadın Hakları Derneği’nden çıkarılmıştır.
(9) Oyunun büyük ilgi görmesi ve Türkiye turnesine çıkması üzerine artık dayanamayan Samim, alkol bağımlılığı nedeniyle kısıtlanmış olan Hasan ve 17 yaşındaki Ahmet ile oyunun Sinop’ta sergileneceği tiyatro binasının yakılması konusunda 15.000 TL’ye anlaşır ve bunun karşılığı bir senet verir. İki kafadar iyice tiner çektikten sonra tiyatroyu yakarlar. (10) Bu yangında Ayfer’in yüzü yanar. 11-Yangın sırasında binada bulunan Kenan’ı daha sonra gören olmamıştır. 1 ay sonra ise Kenan’ın 15 yaşında evlilik dışı Samet adlı bir çocuğu olduğu öğrenilmiştir. Ayrıca Ayfer estetik amaliyat yaptırdıktan sonra tanınmış dizi film yönetmeni Çetin ile tanışmış onunla evlenme hazırlığına girişmiştir..
Davalar
1- Samim-Nilgün : Tiyatro oynu nedeniyle Kenen ve Ayfere karşı
1. Tecavüz nedeniyle Svetlana Samim’e ; 2. Svetlana, Klinik – Doktor ve Samim’e
3. Samim, Klinik’e :4. Tiyatro oyunu ve ilanlar sebebiyle Samim – Ayfer ve Kenan’a
5. Kenan ve Ayfer Samim’e karşı gazeteye verdiği beyanatlar nedeniyle
6. Nilgün- Ceyhun ve Demir’e karşı
7. Samim yolsuzluğu yazıldığı için Ayfer’e bu davaya karşı dava olarak Ayfer ve Kenan Samim’e karşı
8. Tiyatro yakma nedeniyle Ayfer – Hasan Ahmet ve Samim’e
9. Ayfer, Derneğe karşı
10. Samet Yangında babasının ölmesi nedeniyle uğradığı zararı yangın sorumlularına karşı
11. Hasan ve Ahmet sözleşme bedeli için Samim’e karşı

SANAL MAHKEME YÖNERGESİ
Yönerge
* Her grup kendisine verilen olay kısmı ile ilgili dava veya davaları hazırlayacak.
• Gruplar önce bir hafata içinde toplanarak aralarında,hakim,davacı,davalı avukatı olarak rol dağılımı yapacak.anlaşmazlık halinde kura çekilecek.
• Sonra 10 gün içinde,davacı taraf dava dilekçesi hazırlayacak.
• Hakime verilen dava dilekçesine davalı taraf on gün içinde cevap verec ek.
• Hakim her iki tarafa 10 gün içinde delillerini sunmasını isteyecek..
• 1-10 Mar arası provalar yapılacak
• 10 -20 Mart arası sanal yargılama duruşması yapılacak

Ek Mevzuat
: 2238 sayılı ODNHK,BK.19,20,41-65,96,97

GRUPLAR
1-Tuğçe acaroğlu, Zülfikar Akmermer, Meltem Melis Altun, Yavuz Efe Arıcıoğlu, Birhan Ayer, Anı Ezgi Ayhan
1- Samim-Nilgün : Tiyatro oynu nedeniyle Kenen ve Ayfere karşı

(1)Bölgenin zengin ve köklü ailelerinden Özüvar ailesinin biricik kızı Ayfer, ailesinin izni olmaksızın tiyatro sanatçısı Kenan ile evlenmiştir. Ayfer bir gün Kenan’a babasının Moldovya’dan Svetlana adında bir hizmetçi aldığını, (2) Svetlana’ya tecavüz ettiğini ve doğan çocuğun organlarını 20.000 TL karşılığında Papatya Organ Nakil Kliniği’nde çalışan Serkan Solar adlı doktora sattığını,buna karşılık 20.000 liralık bonu senedi almış olduğunu , ancak senetteki paranın ödenmediğini anlatmıştır.

2-Cihangir Bahadır, Serdar Bektaş, Melis Çalış, Seçim Çam, Tanju Çaltlı, Hatice Eronat
2-. Tecavüz nedeniyle Svetlana Samim’e

Bölgenin zengin ve köklü ailelerinden Özüvar ailesinin biricik kızı Ayfer, ailesinin izni olmaksızın tiyatro sanatçısı Kenan ile evlenmiştir. Ayfer bir gün Kenan’a babasının Moldovya’dan Svetlana adında bir hizmetçi aldığını, (2) Svetlana’ya tecavüz ettiğini ve doğan çocuğun organlarını 20.000 TL karşılığında Papatya Organ Nakil Kliniği’nde çalışan Serkan Solar adlı doktora sattığını,buna karşılık 20.000 liralık bonu senedi almış olduğunu , ancak senetteki paranın ödenmediğini anlatmıştır.

3-Mehmet Mert Erbil, Erdi Ertuğrul, Buğra Gül, Hatem Gündoğdu, İrem Gürer, Elvan Halıcıoğlu
3-. Svetlana, Klinik – Doktor ve Samim’e
Doğan çocuğun organlarını 20.000 TL karşılığında Papatya Organ Nakil Kliniği’nde çalışan Serkan Solar adlı doktora sattığını,buna karşılık 20.000 liralık bonu senedi almış olduğunu , ancak senetteki paranın ödenmediğini anlatmıştır.

4-Mert İğneci, Nejat İslamoğlu, Özgün Kabaloğlu, Çağatay Karaköse, Emira Karaoğlan, İsmail Karayazgan
4- Samim, Klinik ve Der.Serkana karşı

Samim Özüvar ,Doğan çocuğun organlarını 20.000 TL karşılığında Papatya Organ Nakil Kliniği’nde çalışan Serkan Solar adlı doktora sattığını,buna karşılık 20.000 liralık bonu senedi almış olduğunu , ancak senetteki paranın ödenmediğini anlatmıştır


5-Merve Kasapoğlu, Hasan Emekcan Keleş, Deniz Kıraslan, Engin Kızılata, Yunus Koçana, Hüseyin Ekin Durmuş
5-Kenan ve Ayfer Samim’e karşı gazeteye verdiği beyanatlar nedeniyle

Olayların üzerinden geçen 3 ay zarfında Ayfer bir gazetede köşe yazarı olarak çalışmaya başlar ve ilk olarak babası Samim Özüvar’ın eskiden, belediye başkanı olduğu sırada yaptığı yolsuzluklarla ilgili yazılar yazar. Genel seçimlere giren Samim Özüvar milletvekili seçilir. Samim Gazeteye verdiği bir demeçte damadı olan Kenan’ın eşcinsel olduğuna ilişkin açılamalar yapar. Daha önce kendisiyle soy bağını reddettiği Ayfer’in kokain bağımlısı olduğunu bu yüzden her türlü ahlaksızlığı yapabileceğini söyler.

6-Rüya Kazanoğlu, Anıl Can Kuzu, Müge Merde, Ayşe Buse Mutlu, Sinem Oğiş, Efe Okyay,
6-. Nilgün- Ceyhun ve Demir’e karşı
Ayrıca Samim’in karısı Nilgün Özüvar; Ceyhun, Demir ve Erkan adlı üç kişiyle her gece tiyatroya gidip, oyun oynanırken sahneye çürük yumurta atmaları konusunda 5.000 TL karşılığı anlaşmış parayı peşin olarak ödemiştir. Fakat ilk gece oyunu seyreden Ceyhun ve Demir, oyunu çok sevmişler çılgınca alkışlamışlardır. Bunun üzerine Nilgün Özüvar Ceyhun ve Demir aleyhine dava açmıştır.

7-Ahmet Öğrenci, Hayrettin Can Özal, Özge Özdemir, Bora Özgür, Mahmut Orhun Özşahin, Öykü Özyürek
7. Samim yolsuzluğu yazıldığı için Ayfer’e bu davaya karşı dava olarak Ayfer ve Kenan Samim’e karşı

Olayların üzerinden geçen 3 ay zarfında Ayfer bir gazetede köşe yazarı olarak çalışmaya başlar ve ilk olarak babası Samim Özüvar’ın eskiden, belediye başkanı olduğu sırada yaptığı yolsuzluklarla ilgili yazılar yazar. Genel seçimlere giren Samim Özüvar milletvekili seçilir. Samim Gazeteye verdiği bir demeçte damadı olan Kenan’ın eşcinsel olduğuna ilişkin açılamalar yapar. Daha önce kendisiyle soy bağını reddettiği Ayfer’in kokain bağımlısı olduğunu bu yüzden her türlü ahlaksızlığı yapabileceğini söyler.(

8-Ezgi Pehlivan, Hakan Rona, Huriye Meltem Saraç, Ahmet Sulak, Makbule İrem Tamay, Tolgahan Toksöz
8-. Ayfer, Derneğe karşı

Yaşananlar üzerine Ayfer üyesi olduğu Her Eve Kadın Hakları Derneği’nden çıkarılmıştır.

9-Aybike Topçu, Aysel Didem Tümay, Derya Uçar, Burçin Usluer, Çağlar Uysal,
9- Tiyatro yakma nedeniyle Ayfer – Hasan Ahmet ve Samim’e
Oyunun büyük ilgi görmesi ve Türkiye turnesine çıkması üzerine artık dayanamayan Samim, alkol bağımlılığı nedeniyle kısıtlanmış olan Hasan ve 17 yaşındaki Ahmet ile oyunun Sinop’ta sergileneceği tiyatro binasının yakılması konusunda 15.000 TL’ye anlaşır ve bunun karşılığı bir senet verir. İki kafadar iyice tiner çektikten sonra tiyatroyu yakarlar.

10-Nurbanu Yağız, Hüseyin Yanar, Nesrin Yeşil, Gözde Yıldız, Güney Yılmaz,
10- Yüzü yanan Ayfer, Samim,Hasan ve Ahmete Karşı

11-Hüseyin Zeybel, Mehmet Korkmaz, Yusuf Aslan Çelikan, Ayşegül Öncü, Osman Atakan Öztekin
11-Babasın ın ölümü nedeniyle Samet, Samim,Hasan,Ahmmete Karşı

Ayfer Çetim ile evlenebilirmi ? Bunun için açılabilecek dava

Bu yangında Ayfer’in yüzü yanar. Yangın sırasında binada bulunan Kenan’ı daha sonra gören olmamıştır. 1 ay sonra ise Kenan’ın 15 yaşında evlilik dışı Samet adlı bir çocuğu olduğu öğrenilmiştir. Ayrıca Ayfer estetik amaliyat yaptırdıktan sonra tanınmış dizi film yönetmeni Çetin ile tanışmış onunla evlenme hazırlığına girişmiştir..

8 Ekim 2009 Perşembe

MANTAR YAZ 09

DENKTAŞ : TALAT MASAYA DÜŞEN BOMBAYI HAP SANIP YUTMAYA ÇALIŞIYOR.
Orams Davası konusunda Yakın Doğu Üniversitesinde bir konferans veren KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, Denktaş, devletlerin kuruluşunun, bir çocuğun doğumu gibi kanlı olduğunu, çocuğun varlık kazanması ne kadar zor ise, kurulan yeni bir devletin hukuki varlık kazanmasının aynı şekilde zor olduğunu, bu bakımdan KKTC.nin tanınma konusunda,karşılaştığı zorlukların büyütülmemesi gerektiğini belirterek, Avrupa Adalet Divanı kararının, çocuğu öldürmeye çalışanların ( birleşme görüşmesi yapan Talat ve Hristofyası kast ediyor ) görüşme masasına konmuş bomba olduğunu, ancak, cumhurbaşkanı Telat’ın bu bombayı hap sanarak yutmaya çalıştığını söylemiştir. “ KKTC.yi bir çocuğa benzettiniz, sizce bu çocuğun anası Türkiye, babası da onu öldürmeye çalışan Yunaniştan mıdır “sorusuna biraz sinirlenen Denktaş, “ Hayır bu çocuğun hem anası hem de babası Türkiyedir, Yunanistanla bir soybağı yoktur, gayrimeşru bir çocuk varsa o da İngiltere ve Yunanistanın çocuğu Güney Kıbrıstır “ demiştir.

YÜ LOKALİ AÇILDI
14 Mayıs Perşembe Günü, Selçuk Yaşar Kampüsü çok amaçlı binası çatısında oluşturulan Yaşar Üniversitesi lokali öğretim üyesi ve mensuplarının yoğun katılımı ile açılmıştır. Rektör Murat Barkan yaptığı açılış konuşmasında “ Biz kurduk siz yaşatacaksınız, lokalimiz, öğretim üyesi öğrenci ayrımı yapmadan herkesin yararlanabileceği tek Üniversite lokalidir. Bu lokalde isteyen su isteyen rakı içer, isteyen arabesk isteyen rock ,pop söyler biz karışmayız “ demiştir


İLK KOPYALIK MÜZESİ KKTC’DE KURULDU
KKTC ÜNİVERSİTELERİNDE, kopya çekimi sanat ve kopyalık üretimi bir sanayi dalı haline gelmiştir. Dijital , tele her türlü kopyacılık teknikleri bu üniversitelerde başarı ile uygulanmaktadır. Bu konuda uzmanlış firmalar oluşmuştur. Bu gelişimden etkilenen YDÜ İletişim fakültesi öğretim üyesi Atila TÜRK, Lefkoşedeki evinin bir odasını, kendi sınavlarında topladığı ve meslektaşların yakadığı kopyalık bağışlarından oluşan Dünyanın ilk kopya müzesini kurmuştur. Resimde kopyalık üretimi yapan bir dükkanın camındaki lefhayı görüyorsunuz.



Prof.Dr.FARUK ALKAN’IN ARAŞTIRMASI :
Üniversitemizde Mafyalaşma var diyen , Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof.Alkan, yapmış olduğu gizli araştırmanın sonuçlarını basına açıklamıştır. Prof.Alkanın araştırmasına göre Yaşar Üniversitesinde, iki cidi mafya grubu vardır. Adalet Mafyası,Hukuk Fakültesinde, Sanat ve Medya mafyası ise iletişim ve güzel sanatlar fakültesinde organize olmuştur. Her ne kadar, İTBF fakültesinde kara para ve kumar mafyasının olduğu söylentisi varsa da, Prof.Kalkanın araştırmasında bu fakülte temiz çıkmıştır. Veya İTBF deki mafya kendisini çok iyi gizlemektedir.


ŞEREF ERTAŞ TEORİK TAVLA DERSLERİNE BAŞLADI
YÜ Hukuk Fakültesi Dekanı,S.Yaşar Kampüsünde tavla yenilmezlik ünvanının tehlike düşmesi ihtimaline karşı, akademik personeli topayarak “ Her şeyi benden beklemeyin, ben bugün var yarın yok olabilirim “ demesi üzerine, her hangi bir boşlukta devreye girmek için adı gizli tutulan bir tavla ustasından ders almaya başlamıştır.



Aile sorunları uzmanı
Prof.Dr.Işın Işıldak
Aile sorunlarınızı çözüyor
Bekara eş boşamak kolaydır
Bir okurum soruyor, karım bu akşam dışarda yemek yiyelim derse ne cevap vermeliyim ?
Önce seçeneklere bakaklım :
a) İyi olur hayatım,
b) Senin nefis yemeklerinin yerini tutmaz ama bana uyar.
c) Hayır evde yiyelim
d) Nasıl takdir ederseniz hayatım.
Bu gibi konularda her sözcüğü tartarak kullanmalısınız. (a) şıkkını seçtiyseniz,evde bir fırtınanın kopmasına hazır olun derim. Çünkü eşiniz bunu senin berbat yemeklerinden gına geldi, aman ne iyi olur şeklinde yorumlayacaktır. Bu tür tekliflere hemen balıklama atlamak olmaz.
(b) şıkkı ise (a) şıkkından berbat bir seçenektir. Çünkü vıcık yağcılık,dalkavukluk kokmaktadır. (a) şıkındaki kötü iradenizi “ senin nefis yemeklerin “ lafıyla kamufle etmeye gizlemeye çalışsanız da karınız bunu yutmaz.. (c) şıkkı da en az öncekiler kadar tehlikeli bir cevaptır. Çünkü karınız bunu, tasarruf amacıyla yaptığınız şeklinde yorumlar, “ şu pinti kocaya bak “ der karısınız “ bir akşam yemeği parasını bizden esirgiyor. “ Bu durumda en uygun cevap (d) şıkkıdır.Çünkü bununla eşinize kararlarına karşı hem saygı ve sevginizi hem de ona verdiğiniz önemi vurguluyorsunuz. Burada olumsuz algılanma ihtimali olan tek sözcük de yoktur.
Mutlu saadetleeeeer.


PÜF NOKTASI
Prof.Dr.Şaşmaz TERAZİ
“ Sayın Hocam, “ Görücü usulü evlendim, evlenmeden önce eşimin sadece resmini gördüm, resimde tığ gibi, değme mankenlere taş çatlacak zayıf bir kız gibi görünüyordu, ama simdi bel çapı ekvatorun çevresi kadar, bu bir boşanma nedeni olabilir mi ? diye soruyor.
Cevabımız
Sayın okurum önce sana Allah güç kuvvet versin diyorum. Tüketiciye tanınan, alınan mal beklenen özelliklere sahip değilse iade hakkı burda geçerli değildir. Boşanma Değil Butlan sebebidir. Yeni olsun eski olsun Medeni Yasamızda, eşin kilolu olmasını boşanma sebebi olarak saymamıştır. Ancak okurumun durumu boşanmadan daha ağır bir hukuki sakatlığı arz etmektedir. Eşin bu beklenmeyen,umulmayan ağır siklet durumu iki bakımdan butlanla evliliği sakatlar. Birincisi TMk.149/2 de yer alır ki, eşin birlikte yaşamayı çekilmez hale getirecek bir özelliğinde yanılma durumudur. Afrodit ölçüsünde eş beklerken, ekvator kalçalı eş çıkması bu nitelikte görüyorum.
İkincisi ise poligami yasağının ihlalidir. Hukukkumuzda tek eşlilik caridir. Sayın okurumun anltısına göre eşini parçalasalar en az dört kadın çıkmaktadır.Bu da TMK.145/1 deki aynı andan birden fazla kişiyle evlenilemez kuralın ın ihlalidir.Bu halde evlilik mutlak sakat olmaktadır diyorum.

YAŞAR HUKUK FAKÜLTESİNDE AKADEMİK PATLAMA
Kuruluşunun birinci yılını tamamlayan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci sayısını üçe,öğretim üyesi sayısını da ikiye katlamış durumdadır. Yeni Katılan Prof.Dr.Işıl Özkan, Doç.Gökçe Türkyılmaz, Yrd.Doç.Dr.Burcu Dönmez ve araştırma görevlileri, Sema Ayatar, Bengül Kayış, Bahar Konuk ile akademik kadroyu güçlendiren, Yaşar Hukuk Fakültesi, ÖSYM puan bazında da Y öaşar Üniversitesi’nin en yüksek puanlı öğrencilerinin tercih ettiği fakülte olmuştur. Bu başarısı sebebiyle Hukuk Fakültesi Dekanını kutlayan mütevelli heyet Başkanı, dekana “ Maaşına zam aynı parayla devam “ hususunda düşüncelerini bildirmiştir.


YAŞAR İTBF DEKANI SUR DİBİNDEN BEKLENEN TAVLACIYI TAVLADI
Geniş oyuncu kadrosuna rağmen Hukuk Fakültesi ekibi karşısında devamlı hezimet yaşayan Yaşar Üniversitesi İTBF Dekanı Orhan İçöz’ün bunu bir onur meselesi yaparak, Erzurum Sur Dibinden usta tavla sporcusu transferi arayışına girdiğini daha önce gazatemizde duyurmuş idik. Nihayet dekan İçöz aradıkları tavla ustasını bulduğunu basına açıklayarak Hukuk Fakültesine meydan okudu..Transfer ücreti sır gibi saklanan İTBF tavlacısı Edip Zaroğlu, ilk macında HUKUK fakültesi temsilcisi Narmalıoğlunu 5.-0 lık hezimete uğratmıştır. Narmanlıoğlu durumu “ Acemi şansı,intikamım acı olacaktır



ÖZLÜ SÖZLER
• Ana gibi yar,baba gibi veznedar olmaz. GB
• Kocalar umduğunu değil sofrada bulduğunu yer.
• Ağlamayan öğrenciye not verilmez. YDÜ Öğrenciler Birliği.
• İster zengin ol ister fukara- kapalı yerde içme sigara. UN
• Urfanın eşeklerinin anırması bile kulağa hoş gelir İT
• Eşek ne anlar zevki sefadan- Sor hiç içmiş mi Yeni rakıdan ŞG
• Mektup pulu sever çapkın dulu. KJ



KABAK KEMANE KÜRSÜSÜNE YENİ ATAMA
Bestelemiş olduğu 2 numralı E-Dur Kabak Kemane konçertosu ile bütün Dünyanın dikkatini üzerine çeken Yrd.Doç.Dr.Onur ÇAKALOZ Yaşar Üniversitesi Rektörü tarafından “ Kabak Kemane Bilim Dalı Başkanlığına atandı. Dr.Onur Çakaloz, yaptığı açıklamada, bilim Dalımız sayesinde herkes birgün kabak kemane çalacak “ dedi .

MÜJDE MUAV THAİ FEDERASYONU KURULDU
1 Temmuz 2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan federasyon yönetmeliği ile muav tai sporu Türkiye’de başladı. Özellikle bayanlara kilo verdirmede yararlanılan bu spor, siyam kedilerinin fare yakalama tekniklerinden yararlanılarak oluşturulmuştur.



İNSAN MI BİLGİSAYARA YOKSA
BİLGİSAYAR MI İNSANA HÜKMEDİYOR
Bu konuda Mutlu Tönbeki’nin notlarını arz ediyoruz. “ Yapamayacaksan niye yaparım diyorsun kardeşin..şimdi hallederim deyip, işin zor olduğunu görünce, neredeyse beni psikiyatrise görün diyeceksin....Hergün ekranda bir yazı: Bilgisayarınızın neyinizin tarihi geçti,..ciddi tehlike olabilir, Güncellemek istermisin ? -hayır- Peki o zaman şuyunuzda eskimiş tazeleyeyim mi? –hayır- ama bakın şu program artık hakikaten kullanılmaz durumda.Bir apdeytçik yapayım mı ?- yapma- İyi ama bu vürüs programı ne ....Annem bile kullanmıyor artık.Ayıp yani. Size hiç yakışmıyor. Yapayım mı bir güzellik ?-yapma kardeşim yapma – Bunlara rağmen dün kendini güncelleştirti.Mağer benim her şeye hayır dediğimi bildiği için soruları tersine çevirmiş .

BİR MEZAR YAZITI
Gürülti Patırtının içinde sükunetle dolaş,sessi,zliğin içinde huzur olduğunu unutma,başka türlü davranmak açıkca gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış, Sana kötülük yapıldığında, yapabileceğin en iyi karşılık ,unutmak olsun, Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma . İçten ol, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına kulak ver, Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları.Çünki dünyada herkesin örnek alınabilecek iyi bir öyküsü olabilir.
Yanlız tasavvurlarının değil,başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşin ne kadar önemsiz olsursa olsun, ciddiye al ve ilgilen. Seveceğin bir iş seçersen hatatında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmassın. İşini öyle seveceksin ki başarıların yüreğini ve bedenini güçlendirirken, edindiklerinle de yepyeni hayatlar başlatacaksın.
Olduğun gibi görün,göründüğün gibi ol. Sevmediğin zanman sever gibi yapma,. Çevrene önerilerde buklun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zaman kalmaz. Unutmaqki İnsanlığın yüzyıllardır öğrendikleri sonsuz uzunluktaki kumsalda bir kum tanesinden ibarettir.
Aşka burun kıvırma sakın. Onu küçümsersen sende besinsiz kalır,küçülürsün. O yoğun sevki,çöl ortasında yemyeşil bir bahçe gibidir. O bahçeye layık bir bahçevan olmak için her bitikinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.
Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin açısı bir an,ikincinin ise ömür boyudur. Bazı idialler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olmak bile zafer sayılır. Bırakabileceğin en büyük miras onur ve dürüstlüktür.
Yılların rüzgar gibi geçmesine öfkelenme, gençliğe yakışan tutkuları gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın etkinliklerin ,yapabileceklerini engelemessine izin verme.
Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla, insanlara göre değil.. Çünkü insanlar, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Arasıra isyana yönelecek olursan, hatırla ki,evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürsen bile kendinle barış içinde ol.
Hatırlar mısın doğduğun zamanları. Sen ağlar iken herkes sevinç içinde gülüşüyordu. Öyle bir ömür yaşa ki, öldüğün
Zaman sen gülümse herkes ağlasın, sen mutlaka gülümse. Sabırlı ol,sevecen ol,erdemli ol. Önünde,sonunda bütün servetin sadece kendinsin ,sensin. Kendiliğinde öz benliğini görmeye
Çalış ki tüm pisliğine ve kalleşliğine rağmen yinede dünya insanoğlunun biricik güzel mekanıdır. İxentiuz İÖ IX .

Mtlg Şadan MAVİOVALI yazıyor

İLK VELAYET DAVASI İZMİRDE OLDU
Güzel İzmirimizin antik kralı Tantalos hazretleri çok güzel bir kızı olmuştu. Adını Symirna koydu. Yani bugünkü İzmirimize ad veren kız. Fakat bu kız bir günah işledi,hamile kaldı.Babası yüce kıral Tantalos,İzmirin kurucusu, buna çok ama çok sinirlendi. Kılıcıyla kızını öldürmek için üzerine yürüdüğpünde ( töre cinayeti vakası ) durumu gök yüzünden gören yüce Zeus kıza acıdı ve onu Mersin Ağacına çevirdi. Ve bu mersin ağacı 9 ay sonra yarılarak içinde nur topu bir erkek çocuk çıktı. Oralarda fırsat kolayan Afrodit çocuğu buldu ve ona Anemon adını vererek, büyütmesi için yer altı tanrıçası Posedona verdi. Anemonn böyüdü,yağız,yakışıklı,kadınların başını döndüren bir delikanlı oldu. Delikanlıyı gören Afrodit Anomomonu geri istedi. Pesedon ise buna yanaşmadı.Diyecek Afrodit ile Pasedon mahkemelik oldular. O zamanmalar tanrılar arası davalara tanrılar tanrısı yüce Zeus bakmakta idi. Afrodit davasını ihraza dayandırdı,sahipsiz bir eşya bulan onun maliki olurdu. Çocuğu ilk o bulduğuna göe Anemon onun olmalıydı. Pasedon ise işlemeden giti. Bir mal ( o tarihte çocuklar mal sayılırdı ) başlasının olsa bile onu işleyip yeni bir eser yaratan onun sahibi olurdu, Anemonu Afrodit bulmuş olsa bile onu büyütüp yağız delikanlı yapan Pasedondu. Zeus için gerçekten zor bir dava idi. Kararında Anemonun dört ay Afroditin dört ay da Pasedonun yanında kalmasına ve kalan dört ay da Anemonun istediğinin yanında kalmasına karar verdi. Kararının çok adil olduğuna güveniyordu . Hayhat, Anemonun 8 ay Afroditin yanında kalmaya karar vermesi, Pasedonu küplere bindirdi, intikam için Yeryüzündeki tüm aslanları Anemon’un üzerine saldı. Anemon yiğit bir delikanlı olsa da bu kadar aslanla baş etmesi mümkün olamadı. Aslanlar Anemonu parçadılar. Anemondan o kadar kan çıktı ki tüm İzxmir ve Manisa kıpkırmızı kan gölüne döndü. İşte onun kanıyla syulanan bu topraklarda her bahar kıpkırmızı Manisa Laleleri açar ve bu lalelerin gerekçe adı Anemondur. Bu arda kansızlık hastalığı anamolininde bu kanını Manisa Laleri için dökem Anemondfan geldiğini belirtelim. Çünkü Anemon anamolinden yani kansızlıktan ölmüştü


YÜ HUKUK FAKÜLTESİNDE SPONSORLUK SIRASI BELLİ OLDU
Hukuk Fakültesi Dekanlığından yapılan açıklamada, bundan böyle Selçuk Yaşar Kampüsünde, bilumum lokanta ve kafeteryalarda geçerli olmak üzere Hukuk Fakültesi öğretim elemanları arası sponsorluk sırası şu şekilde tespit olunmuştur.
1.Fevzi Demir,2.Ünal Narmanlıoğlu,3.Aydın Zevkliler,4.Şeref Ertaş, 5.Işıl Özkan.
Dekan Narmanlıoğlu bu sıranın tespitinde mevcut uygulamalar ve akademik örfün dikkate alındığını açıklamıştır.

YÖK HUKUK FAKÜLTELERİNDE BÖLÜCÜLÜĞÜ ÖNLEMEK İÇİN TÜM BÖLÜMLERİ KALDIRDI
Özellikle Devlet Hukuk Fakültelerinde son yıllarda yaşanan bölünme,parçalanmaya karşı önlem olarak geçen sene maliye bölümğnü kaldırmıştı. Bunun yeterli olmadığını gören YÖK Genel Kurulu meseleye kesin çözüm olarak Hukuk Fakültelerinde son kalan Özel Hukuk ve Kamu Hukuku Bölümlerini de kaldırdı.. YÖK’ün Hukuk Fakültesi Dekanlıklarına gönderdiği genelgede bundan böyle Hukuk Fakülteleri Ana Bilim dalı bazında öğgütleneceklerdir.



YAŞAR ÜNİVERİTESİNDE HOCALARIN BAŞINA GÖKTEN BAŞKANLIK YAĞDI
Yaşar Ü iversitesi Halkla İlişkiler Müdürlüğünce alınan bilgilere göre,
Prof.Dr.Tayfun Tamer,Mimarlık Fakültesi Dekanlığına vekaleten,Prof.Dr.Ümit Atabek,iletişim Fakültesi Dekanlığına vekaleten, Prof.Dr.Rıdvan Karalar,Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,Prof.Dr.Şefik Güngör, İletişim Fakültesi Radyo Sinama Bölüm Başkanlığına, Prof.Dr.Nilgün Moralı,Fen edebiyat Fakültesi İstatistik bölüm Başkanlığına, Prof.Turgut Aldemir Yaylı sazlar Anasanat Dalı Başkanlığına, Prof.Dr.Ali Rıza Karacan, MYO İktisadi İdari Bölüm Başkanlığına,Prof.Dr.Baybars Tek, İTBF Lojistik Bölüm Başkanlığına, Prof.Dr.Aydın Öztürk,Bilgisayar Mühendisliği Bölüm başkanlışına, Prof.Dr.Mehmet terziler,Matematik Bölümü Başkanlığına, Doç.Dr.Gülseren Şendur, Görsel İletişim Tasarım Bölüm Başkanlığına, Yrd.Doç.Dr.Sabah Balta,Turizim Otelcilik bölüm Başkanlığına,,Yrd.Doçent Dr.Korhan Karabulut,Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanlığına,Yrd.Doç.Dr.Kürsat Terci ,Müzik Bölüm Başkanlığına,Yrd.Doç.Dr.Yüksel batur, Film Tasarım Bölüm Başkanlığına, Öğr.Gör.Paolo Susanni,Piyano-Gitar Anasanat Dalı Başkanlığına, Aylin aybek,Şan Anasanat Dalı Başkanlığına atanmış olup diğer yandan Hakan Atis,İletişim koordinatörlüğü ve Medya Merkez Müdürlüğüne,Özlem Acar Alpbaz, SKS Müdürlüğüne, Hale Duymaz Halkla İlişkiler ve Protokol Müdürlüğüne atanmış olduğu öğrenilmiş olup bu personelimize yeni görevlerinde başarılar diliyoruz


GAP TURUNDAN
Seyahatimiz, Ege Üniversitesi Kampüsü Kapısından saat 08.00 de başladı. Rehberimiz mikrofonu eline alarak kendini tanıttı ve söze başladı “ Biz rehberler 10 dakika konuşmaz isek dilimiz şişiyor. Çok laf da palavrasız olmaz.. İşi ilgi çekici yapmazsan kimse seni dinlemez....Bir defasında Meryem Ana istikametinde gidiyoruz. Bu bölgede 20.000 çeşit bitki vardır demek gafletinde bulundum ,hemen bir Alman Hanso, elinde kitap, burada 2000 yazıyor dedi.İlla beni bozacak, yavu dedim ne fark eder, ikibini yirmi binden tek bir sıfır ayırır.Şimdi bir sıfır için kavga mı edelim. Efeste grup peşimde, tiyatroyu anlatmak için daldım, bir baktım arkamda kimse kalmamış, Grup Giritli turistlerdi, herkes çakısını çıkarmış, ot toplamaya başlamış, Van’da ise Akdamar Kilisesini anlatacağım, kiliseye vardım, bu sefer yine bizim gruptan İzmirliler kayıp, onları da adadaki badem ağaçlarından topladık. Bu Afyonlular çocuklarının çok uslu olduğunu söylerler. Neden bilir misiniz? Sabah çocuğun ağzına bir damla haşhaş sütü damlatırlar,çocuk akşama kadar mışıl mışıl uyur.Sonra derler kuzu gibi maşallah.... Bakın arkadaşlar zaruri ihtiyaçlar için ortak bir parola bulalım..Bir ana okulunda öğretmen,çocukların ikide bir çişim geldi demesinden usanmış ve çocuklara bundan böyle ıslık çalasım geldi deyin ben anlarım demiş. Eve çok misafir gelmiş. Çocuğa dedenle yat demişler. Çocuk gece yarısı dedesine “Dede islık çalasım geldi” demiş.Dede “oğlum dellendinmi bu saate ıslık çalınmaz, misafirleri rahatsız etme” demiş. Ama çocuğu zaptetmek mümkün değil. Dede en sonunda “bari yavaşça kulağıma ıslık çal” demiş. Bizim parolamız da, çiçek sulamak olsun.... Efendim bizim turumuzda yatır, türbe ziyareti yok.Neden yok. Adamın birinin karısı çok hasta imiş götürmediği doktor kalmamış. Mahalle imamı onu çağırarak, efendi demiş sen eşin için gereken fedakarlıkları yaptın,Allah biliyor. Bence bir yatıra git dilek dile, de ki artık iyileşemeyen karım ölsün,baldızla evleneyim. Adam imama önce çok kızmış ama akşam yatınca düşünmüş,imamın tavsiyesi hiçte fena değil. Ertesi gün en yakın yatırın yolunu tutmuş. Kurban kesmiş imamın söylediği dileği yatıra iletmiş. Eve dönünce ne görsün,hanım dipdiri,çelik gibi olmuş ama evde cenaze var. Nedir diye sormuş, baldız rahmetli oldu demişler.. Sinirle Yatıra geri dönmüş,vakit gece, yatırın üzerine idrarını boşaltıktan sonra ona şu tavsiyede bulunmuş: “bir daha lafı kıçından anlama”.. Nemize lazım ziyaret edeceğimiz yatır böyle lafı tersinden anlayabilir. Turların olmazsa olmazı vardır, Adana’da şalgam suyu içilmeden,Urfa’da Sıra gecesine katılmadan olmaz. (Bir yolcunun Konya’da neden oturak alemi yok sorusunu duymazdan geliyor ). Bizde bazı dağlarda hidayete erebiliyor. Mesele yıllardır, bizim Gavur Dağı dediğimiz dağın adı bir gecede Nur Dağı oldu, hidayete erdi. ... Kelaynak’ın ,esası bence keloynak olacak tek eşli (bir yolcu neden nesli tükeniyor anlaşıldı ) ve senede sadece iki yumurta yapar.... Benim neden bu kadar çok mitoloji bildiğime gelince. Efendim ustam Şadan Gökavalı ile çalışıyorum. Adam hiç bir kitapta yer almayan mitolojik hikayeler anlatıyor. Hocam .Şu mitoloji notlarının fotokopisini versende bizler de yararlansak dedim. Her şeyimi alabilirsiniz ama bu notlarımı asla dedi. Bir gün hocayı iyice mazotladık. Üzerindeki elbiseyi alsan haberi olmazdı.. Çantayı alıp notların fotokopisini çıkarmak çocuk oyuncağı idi.AE



Kör İmamın Gördükleri


*Hukuk Fakültemizin değerli hocalarından ŞE., çağrıldığı bir toplantıya katılmak için Alsancak’a arabası ile gider. Katılacağı toplantı yerine yakın bir yere park etmek için bir saat arandıktan sonra, en sonunda müsait bir yer bulup park eder. Alsancak’da park yeri bulabilmenin rahatlığı ile arabasından iner. Ama bu rahatlığı uzun sürmeyecektir. Yolun karşısında araba çekicisinin şoförü, ŞE.’ye seslenerek “Beyfendi buraya park etmek yasak”der. ŞE. Hocamız; “Boş park yeri, neden yasakmış?” diye sorar. Çekicinin şoförü “ Burası özürlüler için ayrılmış park yeri” cevabını verir. Bunun üzerine ŞE. Hocamız; “Benim özürlü olmadığımı nerden biliyorsun.” der. Çekicinin şoförü hocamızı baştan aşağı süzdükten sonra “ Senin neren özürlü, sapasağlam adamsın” der. Bunun üzerine ŞE. “Ben kafadan özürlüyüm.”der.


*Hukuk Fakültemizin değerli hocalarından ŞE., çağrıldığı bir toplantıya katılmak için Alsancak’a arabası ile gider. Katılacağı toplantı yerine yakın bir yere park etmek için bir saat arandıktan sonra, en sonunda müsait bir yer bulup park eder. Alsancak’da park yeri bulabilmenin rahatlığı ile arabasından iner. Ama bu rahatlığı uzun sürmeyecektir. Yolun karşısında araba çekicisinin şoförü, ŞE.’ye seslenerek “Beyfendi buraya park etmek yasak”der. ŞE. Hocamız; “Boş park yeri, neden yasakmış?” diye sorar. Çekicinin şoförü “ Burası özürlüler için ayrılmış park yeri” cevabını verir. Bunun üzerine ŞE. Hocamız; “Benim özürlü olmadığımı nerden biliyorsun.” der. Çekicinin şoförü hocamızı baştan aşağı süzdükten sonra “ Senin neren özürlü, sapasağlam adamsın” der. Bunun üzerine ŞE. “Ben kafadan özürlüyüm.”der.

*Hocalarımızdan biri bir toplantıya katılır, kendisinin Yaşar Üniversitesinden olduğunu öğrenen bir bayan “ Sizin Yaşar da Türkiyeyi yedi bitirdi “ der . Duruma sinirlenen Hocamız “ Tam tesine” diye cevap verir. “Birasıyla, Pınar köfte ve sucukları ile Türkiye Yaşarı yiyip içip bitiriyor” .

*Hukuk fakultesi öğretim görevlisi EC. birgün, Karşıyaka-Bornova otobüsüne biner. Otobüs tıklım tıklım doludur. Kalabalığın arasında, zar zor tutunacak bir demir bulur. Yolculuk devam ederken, yaşlı bir beyfendinin, kendisine bakarak güldüğünü farkeder. İlk önce aldırış etmesede, zaman geçtikçe rahatsız olmaya başlar. Bu arada, EC.nin tutunduğu demirde pek sağlam değildir. Yerinden oynamaktadır. Ancak bu kalabalıkta başka tutuncak yerde bulamamaktadır. Karşıyaka iskelesine gelindiğinde yolcuların çoğu otobüsden iner. Birden kalabalık yok olur. Otobüsün boşalması ile EC. gerçeği farkeder. Otobüsün demiri diye tutunduğu yer, meğer yüzüne gülümseyen adamın vilada bezinin sapıymış!



TAKA ya takılanlar




Kahraman Rizeli
Komutan erlere nereli olduğunu soruyordu. Birinci er,Gaziantepli; ikincisi, Şanlıurfalı olduğunu söyledi. Üçüncüsü Maraşlıyım deyince,komutan çok kızdı. Ere iki tokat attıktan sonra, “ asker olacaksın daha nereli olduğunu bilmiyorsun, sen Maraşlı değil Kahraman Maraşlısın,bir daha unutma “dedi. Sıra Temele gelmişti. Daha önce Kahraman ... demeyen erin yediği tokatı gören Temel “ Komutanım “ dedi “ Ben de Kahraman Rizeliyim”.

Sır saklama Yarışı.
Dünya sır saklama müsabakası düzenlenmişti. İngiliz yarışmacı bir kasa Viski Karşılığı tüm sırları açığa verdi. Fransızın fiatı bir kasa Şarap, İtalyanın ise bir çuval makarna idi. Sıra Türkiyeyi temsilen yarışmaya katılan Temele gelmişti. Temele ne verdilerse ağzından tek laf alamadılar. Karadenizdeki tüm hamsilere bile Temel “hayır” dedi. Ödülle Temeli kandıramayınca türlü işkenceleri denediler. Yine Temelden tek laf alamadılar. Bu sefer Temel odasına kamera yerleştirerek, takibe aldılar. O da ne? Temel kafasını duvardan duvara vuruyor ve “ Hatırla ey kafa,hatırla şu parolayı ey kafa” diyordu.
Zor ölüm
Temel cadde ortasında cansız yatan bir adamın başında ağlayıp,ağıtlar yakıyor “ gitti babam,gitti babam “ diye bağırıyordu. Kaldırımdan geçen bir bey yanına giderek yardım etmek istedi ve aralarında şu konuşma geçti.:
-Ne oldu trafik kazası mı ?
-Yok kaza maza değil..
-Yoksa kalp krizi,beyin kanaması mı ?
-Rahmetli turp gibi idi,kalbi malbi yoktu
-Kardeşim doğru dürüst anlat, baban neden öldü ?.
-Taman anlatayım.Kaç defa söyledim ona çatıdaki teras kenarına fazla yaklaşma ,başın döner aşağı düşersin diye. .Dinlemedi,bak işte ne oldu.
- Vah vah demekki çatıdan düşüp öldü
-Yok terastan baş üstü düşerken. İki kat aşağıda balkon çamışır ipine dalaşıp bu sefer kiç üstü düşmeye başladı.
- Eyvah desene kıç üstü düşünce kemikleri darmadağın oldu
. Yok olmadı, kıç üstü aşağıdaki kasap dükkanın tentesi üstüne düştü,tente onu yukarı fırlattı,yoldan geçmekte olan kamyonun üstüne düştü..
Tüf her halde,demirlerin üstüne düştü,ağı yaralandı somra ..
-Öyle olmadı,kamyondaki somyaların üstüne düştü, somya yaylandı ve onu 30 metre yukarı fırlattı ve babam yüksekten geçen elektrik telleri üzerine düştü, Teller esneyip onu karşı taraftaki tellerin üstüne fırlattı.
- Kardeşim iyi de baban nasıl öldü,hala anlatmadın.
- Ona çok yalvardım artık dur dedim, baktım duracağı yok,çektim ondürlüğü iki el sıktım ona aşağıya aldım.



PROF.TEMEL’İN FARE DENEYİ RAPORU
1.gün: fare kafeste salak salak dolaştı. 2.gün: bu farede hiç keşif ruhu yok..3.gün: fare oraya buraya bakınıp durdu,her halde burnu yeni koku aldı.....14.gün: fare çok aptal peyniri arayacağına yan gelip hareketsiz yatıyor. 15.gün: fare peyniri bulamadı ve açlıktan öldü. Not: 50. gün farenin neden öldüğünü buldum. Kafese peynir koymayı unutmuşum.


PROF.TEMEL’İN FARE DENEYİ RAPORU
1.gün: fare kafeste salak salak dolaştı. 2.gün: bu farede hiç keşif ruhu yok..3.gün: fare oraya buraya bakınıp durdu,her halde burnu yeni koku aldı.....14.gün: fare çok aptal peyniri arayacağına yan gelip hareketsiz yatıyor. 15.gün: fare peyniri bulamadı ve açlıktan öldü. Not: 50. gün farenin neden öldüğünü buldum. Kafese peynir koymayı unutmuşum.
NİHAYET YÖK ROMAYI YAKTI
YÖK Genel kurulu bilumum Hukuk Fakülte Dekanlıklarına gönderdiği son kararında 1926 yılından beri Türkiye Hukuk Fakültelerinde okutulmakta olan Roma Hukuku Anabilim Dalını kaldırmıştır.


ÖNÜNÜ KESTİLER SÖZÜNE 7.500 TL
TAZMİNAT
Kadınlara karşı kazak tavırları ile sık sık gündeme gelen M.T., BE için “ Dünya çapında yıldız olacaktı, önünü kestiler “ dediği için, BE.nin açtığı manevi ödence davasında 7.500 lira tazminata mahkum oldu

7 Temmuz 2009 Salı

MANTAR NİSAN

Bağımsız,bağlantısız apolitik , Yaşar Üniversitesi gayri resmi organıdır.www.deu.edu.tr.seref.ertas (ceride) dosyasından elektronik olarak okunabilir.






Sahibi, sorumsuz müdürü: Şeref ERTAŞ

*Lüzumu hale göre yayınlanır.

*Haberlerin yüzde sekseni asparagastır.

Tekzip hakkı takdire bağlıdır.

*Gülme özürlüler okuyamaz.

*Ederi bir adet tebessüm. Telefonla tahsilat yapılır.

*Yıl 2009 . Yayın yeri Yaşar Üniversitesi Kampüsü.

*İletişim : seref.ertas@yasar.edu.tr

*Sermayesi : Kahkahadan oluşur.

Musahhih AZ tarafından gözden geçirilmiş,düzeltilmiş sayıdır.

*Yazı Kurulu : Aydın Zevkliler, Şadan Gökovalı, Kutlu ZoraL,Unal Narmanlıoğlu Mertkan Uçkan, Emre Cumalıoğlu.





Gülme özürlüler

okuyamaz







Okumasın







Bu gazetede yazılanlar mizah amaçlı olup ciddi-ye alınmaması rica olunur.



NİSAN 2009















ORTAYLI : “Üniversiteler Hocaların Evidir”



Yaşar Üniversitesinde 24 Mart Günü “Türk Üniversite Gele-

neği” konusunda konferans veren Prof.Dr.İlber Ortaylı , yap

tığı konuçmada Osmalı’da Üniversite fikrinin Tanzimattan

sonra başladığını, İlk hukuk fakültelerinin Selanik, Konya

ve Şamda kurulduğunu, daha sonra 20 civarında Tıp

Fakültesinin kurulduğunu, bu şekilde batı tipi Üniversiteler

yanında Medreselerin yüksek öğretim kurumu olarak

faaliyetlerini sürdürdüğünü, ancak bunların zamana

uyamadıklarını, medreselerde oluşum iyi akademik

geleneklerin de batı tipi üniversitelere aktarılamadığını, İstanbul Üniversitesin’e (Darülfünun ) bağlı Mülkiyenin 1936 yılında Ankara’ya taşındığını,bunun sebebinin bu Fakültedeki faaliyetlerin Ankaradaki idarecilerin hoşuna gitmemiş olması olduğunu, Mülkiyenin ,Ankara Hukuk Fakültesi yanına taşındığını, fakat sosyal bilimler alanında eğitim yapan bu iki fakülte arasındaki ilişkilerin istenilen düzeyde olmadığını, Mülkiye’de hukuk kürsülerinin kurulmasını yanlış bulduğunu,buradaki hukukçu akademisyenlerin Hukuk Fakültesindeki akademisyenlerin gölgesinde kaldığını, fakülteler arasında sen ben itişmesinin 1980 de fakültelerin tüzel kişiliklerini kayıp etmeleriyle sonuçlandığını, hocaların üniversite ile bütünleşmesi gerektiğini, üniversitelerin bu sebeple hocaların evi olduğunu, pek cok başarılı üniversitede hocaların ,üniversite içinde ikamet ettiğini, ders dışında üniversiteler hoca ve öğrencilerin bilimsel tartışma ve fikir ürettikleri mekan olduklarını, Avrupa kitle üniversite eğitiminin, Avrupa Üniversitelerinin kalitesini düşürdüğünü, öğrenci ile hocanın daima yüz yüze olması gerektiğini, üç yüz,beş yüz kişlik anfi eğitimlerinde bunun mümkün olamayacağını, Üniversitelerin yeni bilgi,fikir üretmesi sebebiyle özerk olduğunu, kriminal tiplerin yatağı olamayacağını, üniversiteler politik taraf olursa bu özerkliğin tehlikeye düşeceğini,bunun en tipik örneğinin Çarlık Rusya üniversiteleri olduğunu, Osmanlı Medrese ve Üniversitelerinde hoca ve öğrencilerin ilim irfan mensubu olarak askerlikten muaf olduğunu, bunun da üniversiteleri tembel,asker kaçkını deposuna döndürdüğünü, Tanzimat Paşalarından Süreyya Paşa’nın bu konuda ciddiyet sağlamak için hukuk fakültelerinde sınav yapmak istediğini, sınav kapsamının hukuk başlangıcı düzeyinde olmasına rağmen, hukuk öğrencilerinin bu sınav çok zor diye isyan çıkardıklarını, Osmanlı, İslam Aleminin İdari Merkezi olmakla birlikte İslam Aleminin maalasef bilim merkezi olamadığı, bu devirde Medrese ve Üniversite dışında burokrasiden de çok kıymetli bilgili kişilerin yetiştiğinin bunun en bariz örneğinin, Mısır Çarşısında Odacılık yapan birinin oğlu olan Ali Paşa olduğunu, batı kültür ve dil bilgisi ile Avrupa da bile hayranlık uyandırdığını, 1930’dan sonra Avrupa Medeniyetinin evlatlarını kustuğunu , bu durumdan Dünyada Türkiye ve ABD bilimsel büyük menfaat sağladığını, Almanyanın Solcu ve Yahudi kökenli bilim adamlarını,Atatürk’ün kayıtsız şartsız Türkiye’ye kabul ettiğini, bunun özellikle Ankara Üniversitesine büyük bir sıçrama yaptırdığını, bunlar arasında gelen roma hukukçusu Koschaker’in kendisi çok tanınmış bir bilim adama olmamakla birlikte, tüm Avrupada saygı gören Kudret Ayiteri yetiştirdiğini, Atatürk zamanında Latince ağırlıklı hümanist liselerin kurulduğunu, buralardan da çok kıymetli bilim adamları yetiştiğini ama bu liselerin çok partili hayata geçince kapatıldığını, Türkiyede Üniversite hayatinda son hamlenin vakıf üniversiteleri olduğunu, başlangıçta bunlara karşı düşmanca tavır alındığını kendi çalıştığı fakültede, sanki onları davet eden varmış gibi, hocalar bu üniversitelere gidilmesin şeklinde basın açıklaması yaptıklarını, sonra davet alınca da hepsinin sağa sola tıpış tıpış gittiklerini, üniversitelerin insanların zekasını açma, zekaları eşitleme gibi bir görevlerinin olmadığını “ söylemiştir.

PÜF NOKTASI

Prof.Dr.Şaşmaz Terazi

Hukuki sorunlarınızı çözüyor



YÖK CAHİT SITKININ 35 YAŞ ŞİİRİNİ ESAS ALIYOR.



Yüksek Öğretim Kurulu 19 Şubat da Yüksek Öğretim Kurumlarına genelge olarak gönderdiği kararda, 72 yaşını aşan akademisyenlerin , artık akademik öğretim üyesi; 67 yaşını aşanlarında yönetici olamayacağına karar vermiştir. Bilindiği gibi Cahit Sıtkı da şiirinden 35 yaş yolun yarası diyor. Bunu esas alan YÖK. 70 yaşını dolduranları artık ölmüş sayıyor ve o yaşa henüz ulaşmayanları da (67 yaştan sonra), yöneticilikten akademik hayattan

dışlıyor.













Bir okurumuz ,” 50.000 lira başlık parası vererek bir hanım aldım, fakat özürlü çıktı, haklarım nelerdir? “ diye soruyor. Sayın okurum, 4077 sayılı Tükericinin Korunması Hakkında Kanunun 4.m.si ne göre, ayıplı mal teslimi halinde tüketiciler korunmaktadır. İşte yasanın tanıdığı güzelim haklar :

1- Özürlü malı iadeyle, özürsüz bir benzerinin verilmesini isteyebilirsiniz;

2- Ücretsiz onarım isteteye bilirsiniz;

3- Başlık parası sözleşmesini fesh ederek, özürlü malı iade ve ödediğiniz 50.000 liranın iadesini isteyebilirsiniz.

4- Özürlü mal ile ile özürsüzü arasındaki, başlık parası farkını isteyebilirsiniz.

Sayın okurum bunların hepsini birden isteyemezsiniz. Yasa koruyor dediysek te o kadar da değil.Haklardan sadece birini seçip kullanabilirsiniz.

Bu seçimlik haklar ile ilgili önerilerimizi, sırası ile belirtmek gerekirse;

1.(Örneğin ikiz kız kardeşini)İkiz kız kardeşi yoksa, sineye çekeceksin, zira bir başka ikiz kırkardeş yerine geçmez, malum insan insana benzemez.

2.Onarılırken daha da bozulması olasılığı vardır, bunu göze almalısınız.

3.Tabii 30 yıla hükümlü ağabeylerine kabul ettirebilirseniz.

4.Özürlü malın rayiç değeri ile ilgili bir tarife henüz icat edilemediğinden, bu seçeneğe yönetmek sonuçta çözümsüzlük demektir.





ŞADAN GÖKOVALI BU SOKAKTA YAŞAYACAK

Muğlanın Gökova Beldesi, Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın beldelerini tanıtımda katkılarından dolayı bir sokağa Hocamızın adını verdi. Şadan Gökovalı sokağın açılış töreninde,” fiziki varlığım başka yerde olsa bile kalbim daima sizinle bu sokakta olacaktır “ demiştir. “

KESİK ORGAN DAVASI

Muhabirimiz Çimdik’ten

TRABZON’da sevgilisi G.'nin cinsel organını keserek camdan atan T., ilk kez hakim karşısına çıktı. T., olay günü çok alkollü olduğunu ve olanları net hatırlamadığını söyledi. Duruşma, kesilen organın işlevini kaybedip kaybetmediğinin belirlenmesi için ertelendi.

4 Ağustos 2008 tarihinde Çömlekçi Mahallesi’nde bir otelde sevgilisi G.’nin penisini bıçakla keserek karşıdaki binanın çatısına atmakla suçlanan T., tutuksuz yargılandığı Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde bugün hakim karşısına çıktı. Sevgilisinin kesilen cinsel organı hastanede ameliyatla yerine dikilan G. ise duruşmaya katılmadı.

Duruşmada, polisteki ilk ifadesi doğrultusunda ifade veren T., sevgilisi

G.'nin, kendisine evlenme vaadiyle sahip olduğunu öne sürdü. T., “Evleneceğimiz için kendi rızamla ilişkiye girdim. Sonra beni fuhuşa teşvik etti. Pazarladığı erkeklerle kendisi anlaşıyor ve bana hiç para vermiyordu. Sürekli dövüyordu. Olay günü de yine aynı nedenlerle tartıştık. Bana neden para vermediğini sordum. Daha sonra uyuyunca çantamdaki bıçakla cinsel organını kestim. Olay sırasında alkollüydüm. Tam olarak ne yaptığımı hatırlamıyorum” dedi

Adli Tıp Kurumu’ndan, kesilen cisel organın işlevini kaybedip kaybetmediğini belirleyecek raporun beklenmesi için duruşma



ERGÜN TEPECİK ALMANYA’DA 35 .SANAT YILINI KUTLUYOR.

“Adaleti Arayan adam “ isimli eseriyle 1970 yıllarda Türk Mizahında haklı bir ün yapan Manisalı Ergün Tepecik, Almanya’nın Göttingen şehrinde ,Tiyatro alanında 35. sanat yılını kutluyor. Göttingen Belediyesi tarafından kendisine tahsis edilen Göttingen Stadt Theater’da Alternatives Theater “ adı altında kendi yazmış olduğu oyunları sahneye koyuyor.. “ Alman burokratları, Türklerin Yatak Odasında “ adlı eseri 2000 ci oyununu sergiledi. Oyun, evlilik yoluyla Alman vatandaşlığına geçmek isteyen çiftlerin yatak odasına , Alman polisinin gizlice girip evliliğin gerçek olup olmadığın ın teftişi ile başlıyor.

















GELENEKSEL BAYINDIR ÇİÇEK FESTEVALİ YAPILDI

Her sene martın sonu mayıs başında yapılan çiçek festavaline bu sene doğa ve çiçek severler akın etti.. Festevalle ilgi muhabirin, çektiği renkli hoş görüntület ek E2mail dosyasındadır.



Muhabirimizin renkli izlenimleri ek e’m’ dosyasındadır.































































































Tutuklu bulundukları Kartal ceza Evinde meydana gelen “ duvar delip hamile bırakma “ olayının kahramını tutulan iki sevgili, kamu malına (hapishane binası oluyor ) vermekten yargılandılar. Pendik Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya sanıklar SC ve KFÖ gelmediler. Avukatı ile gönderdiği mektupta, duvarı karşılıklı deldiklerini kabul eden sanıklardan SÇ “ bu delik sayesinde KFÖ ile tanıştım “ demiştir. Kamu malına zarar vermekten yargılanan sanıklara savcı 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına ceza verilmesi talep etmiştir.





















SADAN GÖKOVALI

Gökovada Sokak Satın Aldı




























Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Karakuşlar koridordan geçerken, öğretim üyesi Prof.Dr. Orhan Karaüzara’e , ıslıkla “Alçaklara kar yağdı halimem üşümedin mi? -Sen bu işin sonunu düşünmedin mi? “ şarkısını çalması dolayısıyla” maaştan kesme cezası vermiştir.





AYIN FIKRASI

Genç bir yargıç yeni bir ilçeye tayin edilmişti. Karşısına suçlu diye getirilen ilk sanık, şansına bir kaçak rakı imalatçısı idi. Genç yargıç daha önce böyle bir vakıayla karşılaşmadığı için rakı kaçakçısına ne ceza vermesi gerektiğine bir türlü karar veremiyordu. Durumu ilçenin yaşlı yargıcına danışmaya karar verdi. Yaşlı yarğıca olayı anlattıktan sonra sordu “ Üstadım, bu rakı kaçakçısına sizce ne vermeliyim ? “Yaşlı yargıç tereddüt etmeden cevap verdi “ Şişesine 5 liradan fazla verme ! “































ÖZLÜ SÖZLER



Profeörler tok güzükmek zorunda olan açlardır. FD
Hızlanacaksan yavaş hızlan, SG
Marifet iltifat gerektirir NB
Bedava şarap şampanyadan iyidir. MU
İnsan koştukça yorulur ve durur, zaman koştukça açılır ve hızlanır ŞE
Ben neden şaraba taparım, softalar gibi kendime tapmamak için ÖH
Erkekler gülebilir fakat genç kızlar gülmemelidir ŞG
Yurt dışından uygun bir ikram getirmek akademik bir teammüldür ŞE
Yanbancının osuruğu bizim entellere parfüm gelir AT
Bizim Erzurum il başkanı sabah namazından camiden çıkarken İzmir il başkanımız meyhaneden çıkar SD
Bizim Konya il Başkanı orucunu açarken bizim İzmir İl Başkanı rakı şişesini açar DB
Bilmediğin suya iki ayağınla basma SD
İnsan ne yerse odur AA
İyi elmayı yemek için cinsini bilmek gerekmez AT
Yazı yazmak tuvalet ihtiyacı gibidir, kafanızdaki fazlalıkları dışarı atarsınız FK



















MAYIS AYINDA DOĞAN YAVRULARIMIZ İÇİN AİLE ARIYORUZ. Adımız Köpük ve Karboncuk, saf kan Ankara Kedisiyiz. Avrupa saraylarında, kraliçelerin yakın dostuyuz. İstiklal Harbinde, askerlerimizin erzağını farelerden korunduğumuz için atalarımıza istiklal madalyası verildi. Gözlerimiz deniz mavisi, rengimiz kar beyazıdır. 17 Maysısta doğan 6 adet yavrumuzun bizden daha da güzel olacağına inanıyoruz. İsim koyma hakı yavruları kabul edenindir.Referansımız, kedi dostu Prof.Dr.Şeref Ertaş’dır.





























YAŞAR ÜİVERSİTESİNİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ KUTLANDI

26 Mart günü Yaşar Üniversitesi in 9.kuruluş yıldönümü görkemli törenlerle kutlandı. Yapılan şenlikte söz alan Rektör, Prof.dr.murat BERKAN, “ Geçekten az zamanda çok iş başarılmıştır. Üniversitemiz,vakıf üniversiteleri arasında 30.luktan 6.sıraya yükselmiştir, yeni kampusumüze herkes kıskançlıla bakmaktadır, 3500 olan öğrenci sayımızı yeni takviyelerle 5000 yükselmeye çalışacağız “ demiştir.















ULUSLARARASI KLİNİK ARAŞTIRMA-LARI SEMPOZYUMU GÖTTİNGENDE YAPILDI

Volkswagen Vakfı tarafından bu sene Göttingen Üniversitesinde Prof.Dr. Erwin Deutsch’un 80.yaş günü anısına 2-4 Nisan tarihlerinde düzenlenen sempozyuma Yaşar Üniversitesini temsilen Prof.Dr.Şeref Ertaş katılmıştır. Prof.Dr.Ertaş,Türkiye hakkında yaptığı değerlendirmede, bu konuda Türkiyenin AB Yönergelerine mevzuatını tam olarak uyumlu halr getirdiğini ,bu bakımdan klinik araştırmalarda AB içinde şu anda en sert kurallara sahip olmasına karşın, ilaç firmaların klinik araştırma enfazla tercih edilen ülke olduğunu ,bu şirketlerin ya mazohist ya da ultra iyiniyetli olduğunu söylemiştir .

HUKUK FAKÜLTELERİ DEKANLAR TOPLANTISI YAPILDI

30 Nisan tariinde, YÖK tarafınan Ankarada Hukuk Fakülteleri Dekanları toplantısı yapılmış; Hukuk Fakültelerinin eğitim sorunları tartışılmıştır. Öğretim üyesi eksikliğini gidermek için, akademik bir unvan alan kişilerin ünvanlarını kullanabilmelerinin , YÖK tarafından belirlen bir Hukuk Fakültesinde iki yıl çalışma koşuluna bağlanmasının kararına varılmıştır.

YAŞARDA TAVLACILARA BASKIN

Gayrimeşru olarak Pastavilla kafeteryasında bazı öğretim üyelerinin tavla oynadığını istihbaret eden Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Murat Barkan 5 Mayıs günü yanındaki Ünal narmanlıoğlu ve Orhan İçözden oluşan ekiple, Pastavilla kafeteryasına yaptığı baskında öğretim üyelerinden KZ, ve AY’yı tavla oynarken ve İA ve CP’yide onları seyredip monu sürerken suçüstü yakalamıştır.



YÜ HUKUK FAKÜLTESİ 1.GELENEKSEL BAHAR PİKNİĞİ BAŞARI İLE KEMALPAŞADA YAPILDI.

Prof.Dr.Şeref Ertaş’ın organizatörlüğünde,Mantar Gazetesi sponsorluğunda yapılan, 1.Bahar Pikniğine, Prof.Dr. Ünal Narmanlıoğlu, Fevzi Demir, Asım Yüce, Av.Talih Uyar katıldı. Piknikte tüm perhizler kaldırıldı.

KÖR ŞEYTAN

Rumuz: Kör İmam

Asparakas benzeri Anılarınızı Yazıyoruz...

Kör tutar, sağır uydurur.








































































1-Karşıyaka-Bornova Dolmuşu!!

Muhabirlerimizden E.C nun başına gelen bir olayı aksettireceğiz.

Muhabirimiz E.C., Karşıyaka dan Bornova’ya gitmek için dolmuşa biner. Dolmuş ineceği durağa yaklaşınca, kahramınımız, dalgınlıkla şoföre ,ilk defa gördüğüBornova’nın güzelliği karşısında ,Evliya Çelebi şaşkınlığı ile “muhteşem bir yerde ineceğim” der.Ağzından bir kez çıkmıştır. Tepki gelmemesinden dolayı, dediğinin farkedilmediğini umarak, açılan kapıya doğru ilerlerken, şoför kahramanımıza dönüp “size layık değil ama idare edin” der. Bütün dolmuş kahkahalara boğulur..

2-Hangi Eş...oğlu.. “Güllistanımı “ çaldı!



Değerli hocamız Ş.E geçenlerde başına gelen bir olayı burada aksettireceğim.

Hocamız, bir alışveriş mağazasında, alışveriş yapmaktadır. Henüz bir şey almamıştır, elinde tutuğu çok kıymet verdiği “Divanım ve Gülistanım” kitabını daha rahat hareket etmek için ,nasılsa bu ülkede kimse kitapla ilgilenmez diye düşünerek, alışveriş arabasının içine koyar. Bir ara aradığı bir ürünü raflarda araken, alışveriş arabasının yanından ayrılır. Geri döndüğünde alışveriş arabasının yerinde yeller esmektedir. Arabanın içindeki değerli kitabıda, araba ile birlikte gitmiştir. Etrafa bakınır, ama alışveriş arabasını bulamaz. Hidetli bir şekilde mağazanın anons yapılan, müşteri hizmetleri bölümüne gider. Kitabının alındığını bildirir ve divan ve gülistan adlı kitabımı kim aldı ise müşteri hizmetlerine iade etsin diye anons edilmesini ister. Hocamızın dediği gibi anons yapılır. Ama ne gelen vardır ne giden. Bunun üzerine iyice hiddetlenen hocamız. Anons mikrofonunu eline geçirerek tarihe geçecek bir anons yapar. “Hangi e...oğlu... alışveri arabamı ve kitabımı aldıysa getirsin” der.















































Almanya’da çalışıp biriktirdikleri servetlerini Hazineye bağışlamayı başaramayan bir çift para dolu çantalarını taksi şöförünü bağışlamak suretiyle paralarda kurtulabildiler. Bu davranışı ile Maliyemizin “ En tok gözlü devlet maliyesi Nobeline aday gösterileceği istihbarat olunmuştur.

YÜ.HUKUK FAKÜLTESİ 1.SINIF ÖĞRENCİLERİ

İLK DURUŞMALARINDA TAM NOT ALDILAR.

YÜ HF.öğrencileri, ilk sanal mahkeme uygulamasını organ mafyası, basın ve hekimler ücgenine kurguladılar. Organ bağışı gerçekleşmediği için ölen genç bir kızın yakınları, son anda bağıştan cayan bir cinayet romancısına karşı açtığı maddi-manevi tazminat davası, hukukçu adaylarının hakım ve avukat olarak yer aldığı sanal mahkemede enine-boyuna tartışıldı ve yıldırım sürati ile karara bağlandı.(darısı gerçek mahkemelerin başına!)























































TAKA 2-

TAKAYA TAKILANLAR



Yeni Yayın Tanıtım

Milletlerarası Ticari Tahkimde Nihai Karardan Önce Mahkemelerin Yardım ve Denetimi

Dr.Bilgehan YEŞİLOVA

Güncel Yayınlatı 2008 İzmir

















YAŞAAR ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA ,GELİŞTİRME UYGULA-MA MERKEZİ KURULDU

YÜ tarafından kurulmuş olan Araştırma, Geliştirme uygulama Merkezi’nin Yönetmeliği 4 Mayıs 2009 tarihli Resmi Gazetede Yayınlanarak Yürürlüğe Girmişmiştir. Açılışta Rektör Berkan, “Üniversitemiz, bu merkezin ARGE’leri ile varlık kazanacatır “ demiştir.





İZMİR ŞENLİK PLATFORMU KURULDU

İzmirde Eğitim Yapan 6 Üniversite Rektörlüğü biraraya gelerek,bu yıl bahar şenliğini birlikte yapmaya karar vermiştir. Bu cümleden olarak bu üniversitenin öğretim üyeleri,öğrencileri ve diğer mensuplarının Konak Pier’den başlayan Cumhuriyet Meydanında sona eren kortej yürüyüşü ile Bahar Şenliğini başlatmışlardır. Şenliğin Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampüsüne ne zaman uğrayacağı süpriz olarak saklı tutulmaktadır.