30 Aralık 2009 Çarşamba

Mantar Kasım 2009

MANTAR KASIM 2009
Sahibi : Şeref Ertaş
YÜ Gayriresmi organıdır.
Gülme özürlüler okuyamaz.

TİRYAKİLER SELÇUK YAŞAR KAMPÜSÜNDE
DARBE HAZIRLIĞI İÇİNDE

Dumansız Selçuk Yaşar Kampüsünde, sigara yasağına karşı,Genel Sekreter Bahzat Gürdoğan’ın ve Kampüs içindeki franchisinglerin de gizli desteği ile, Rektör Murat Barkan’a karşı darbe hazırlığı yapan bir cuntanın oluşturulduğu Mantar Ajansı tarafından istihbar olunmuştur. Tiryaki Cuntasının başı olduğu sanılan BK nın darbe planı bir tesadüf sonucu Hukuk Fakültesi tuvaletinde bulunmuştur. Plana göre Yaşar Üniversitesindeki tiryakiler, .......tarihinde yanan çakmakları ile Rektör Murat Barkan’ın odasına saldıracak, hep beraber sigara içerek dumanını üzerine üfleyip, Rektörü ya istifaya ya da Kampüs açık alanlarında sigara içme özgürlüğü tanımaya davet edeceklerdir. Diğer taraftan, BK imzalı, fotokopi ile çağaltılan , personelin kapısının altından atılan bildirilerde, sigara yasağının hem öğretim üyelerinin hem de öğrencilerin performanslarını düşürdüğünü belirtilerek, darbeye manevi ortam hazırlanmaya çalışıldığı görülmüştür. Tiryaki cuntasının odağı olan Hukuk Fakültesi Dekanı Ünal Narmanlıoğlu “ Bunlar tiryaki hocalarımızın itibarını sarsmaya yönelik rakip vakıfcıların dedikoduları. Hem fotokopinin delil olduğu nerde görülmüş,ıslak imza gerekir, darbe planı dedikleri ise esasen benim yeni dekanlık odamın tadilat planıdır “ demiştir
YAŞAR ÜNİVERSİTESİ LOKANTASININ
YEMEK LİSTESİNİN İNTENETTE YAYINININ
YASAKLANMASINI TALEP ETTİ.
Yaşar Üniversitesi öğretim üyelerinden, YZ rektörlüğe yapmış olduğu başvuruda, evde akşam yemeklerinde daima Yaşar üniveritesi öğle yemeklerinde yediği yemeklerin aynısının önüne konulması karşısında, Üniversitenin günlük yemek listelerinin internette yayınlanmasının yasaklanmasını veya bu dublikatın önlenmesi için listelerin hazırlanmasında aşçıların eşiyle bilgi alışverişinde bulunmasını istemiştir.

İTİRAZ REKORTMENİ PROf. ERTAŞ
KKTC Yakın Doğu Üniversitesinde, sınav kağıtlarına öğrencilerce yapılmış olan itiraz istatisliklerine göre, Prof.Dr.Şeref Ertaş 250 kağıtla birinci, Hakan Pekcanıtez 200 kağıtla ikinci olurken,Prof.Dr.Arif kocaman 10 itiraz dilekçesi ile sonuncu olmuştur.
CAFE TİRYAKİ ÇAĞIRIYOR
Müjde, müjde Ceride-i Mantar ilan servisi her türlü ilanlarınızı anında yayınlamak üzere faaliyete girmiştir. Aşağıda ilk ilanı sunuyoruz.
Üniversitemiz karşısında hizmetinize giren Cafe’ miz kapalı ve açık mekanlarında “yasaksız toplum” sloganıyla hizmete girmiştir. Cafe’ mizde sigara, alkol, puro, nargile gibi kanuna aykırı olmayan her türlü müskirat ve mükeyyifat ile sağlığa yararlı soya fasulyesi ve mercimekten üretilen besin maddeleri afiyetinize sunulmaktadır. Dış güçler’e dayalı franchising’e karşı mücadelemizde bize destek olan tüm öğrenci ve öğretim üyelerine şükranlarımızı arz ederiz.”Türk gibi sigara içer” atasözümüzü boşa çıkarmayan gayretleriniz, bizi kısa zamanda zengin edeceğinden çok yakında ikinci şubemizi metroya yakın bir yerde açacağız. Üniversitemizde paralı okuyan öğrencilerden ihtiyacı olanlara garsonluk ve komilik gibi yeni istihdam alanı açmaktan mutluluk duymaktayız. Siz okulda sigarayı yasaklamasa idiniz biz şimdi okul içindeki franchsing’lerden beter sinek avlıyor olacaktık. Hepinizi yasaksız salonumuza bekleriz. Ne demiş üstadımız Keynes, “işini bilen kazanır”.
Hadi size iyi “etik” dersleri.
Kulunuz “ Ahmet İşinibilir”
I.I’nın notu:

Sansür Kuruluna,
Gözünü seviyim “abi” bu ilanı sansür etme, yoksa batacağız. Malum ekonomik kriz var.
(not:İlandır,içeriğinden Mantar Gazetesi sorumlu değildir )
GARİP HABERLER
Mantar haber ajansın ın bildirdiğine göre .
• Nevşehirin,Taşdemir Köyünde bir inek kuzu doğurmuş ,bu kuzuya bir kedi annelik etmektedir.
• Rizenin,Tavuklu Köyünde bir horuzun yumurtladığı yumurtanın içinden yılan yavrusu çıkmıştır..
• Trabzon’un Hamsili Köyünde bir köpeğin, Bethoven’in 9.Senfonisini piyanoda çaldığı öğrenilmiştir..
• SİÜ TIP fakültesinde bir hekim, kadınlarda hamileliği üç aya indiren eshot karışımı bir ilaç bulmuştur.

ÖZLÜ SÖZLER
• Komünizm mülkiyeti evlilik hürriyeti kaldırır.BN
• “Aşk ve futbol,her ikisi de pozisyon zenginliği gerekir ve millli olmak için her ikisinde de kondüsiyon önemlidir, ancak aşk için teknik direktör gerekmez..SY
• İzmirde şemsiye ıslanmayı değil, yağmurun yağmasını önler ÜN

MUHZİN ABİ DERT DİNLİYOR :
Muhzin Ağabeyciğim,
Benim derdim de gönül derdi işte…Bir kız var bizim mahallede, her sabah otobüz beklerken durakta karşılaşıyoz. Ben fena halde kesildim bu kıza .Ceylan mı ceylan, bir melek mi desem yoksa; bir bakışı var ki, yüreğime işliyor, yani….
Günaydın filan derken geçen gün nihayet açıldım kendisine; duygularımı söyleyecek oldum . Bana dedi ki “İyi de ; olamaz bu iş; ben lezbiyenim!”
Ben de “aşkımızın yanında biraz lezbiyenliğin lafı mı olur Leyla. Hem n’olucak yani , ben de oldukça lezbiyenimdir, zaten” dedim.Kız çok güldü bu lafıma ben de, oldu bu iş dedim ve bayağı ümitlendim.
Ama o günden beri, beni nerede görse gülüp duruyor. Ciddi bişi söylememe de olanak vermiyor hiç!
İçime bir kuşku düştü, Muhzin Ağabey; Yoksa lezbiyen demek “düztaban” demek değil mi?
Ağbi, bana bir yanıt ver de durum aydınlansın Acaba, ayakkabımı çıkarıp, tabanlarımı göstersem inanır mı?
Yanıtını dört gözle bekler, ellerinden öperim.
Zekai Azakıllı
( Ağbiyciim; bizim ailenin soyadı aslında “Özakıllı” imiş ama nüfus memuru yanlışlıkla böyle yazmış işte !)
MUHZİN AĞABEYİN YANITI:
Oğlum Zekai ,
Bence de iyi düşünmüşsün; kıza tabanlarını göstermen hiç de fena fikir değil.
Ama daha iyisi, önce bir kafa röntgeni çektirmen. Kız, senin kafanın içini görünce, eminim, çok etkilenecek ve doğru o boşluğun içine düşmek için can atacaktır !
Haydi kolay gelsin….Hem unutma, sonunda razı olup seninle evlenince, senin soyadını alacak; bu az önemli bir teşvik değil yani

BUNLARI DUYDUNUZ MU ?
• Şeref Ertaş’ın 2009 yılında kafasını nadasa bıraktığını,
• Şeref Ertaş’ın YDÜ deki Eşya Huku Dersinde, sizi duyamıyoruz diyen öğrencilere sizinle değil bilgisayarla konuşuyorum dediğini .
• Ar.Gör.Mertkan Uçkan’ın, YÜ Yemekhanesinden aldığı suları içmeyerek biriktirdiğini bunları daha sonra paraya çevirek evlenme masraflarını finanse etmeyi, düşündüğünü,
• Fevzi Demir Hocanın odasından bağırarak telefonsuz Ankara ile konuşabildiğini ,
• Ar.Gör. Mertkan Uçkan’ın İzmir Barosu kız basketbol takımına koçluk yaptığını.
• Aydın Zevkliler Hocanın, gençliğinde Deli Kiras mahlası ile aşk şiirleri yazdığını.
• Zehirli Mantar
MUHZİN ABİ DERT DİNLİYOR :
Muhzin Ağabeyciğim,
Benim derdim de gönül derdi işte…Bir kız var bizim mahallede, her sabah otobüz beklerken durakta karşılaşıyoz. Ben fena halde kesildim bu kıza .Ceylan mı ceylan, bir melek mi desem yoksa; bir bakışı var ki, yüreğime işliyor, yani….
Günaydın filan derken geçen gün nihayet açıldım kendisine; duygularımı söyleyecek oldum . Bana dedi ki “İyi de ; olamaz bu iş; ben lezbiyenim!”
Ben de “aşkımızın yanında biraz lezbiyenliğin lafı mı olur Leyla. Hem n’olucak yani , ben de oldukça lezbiyenimdir, zaten” dedim.Kız çok güldü bu lafıma ben de, oldu bu iş dedim ve bayağı ümitlendim.
Ama o günden beri, beni nerede görse gülüp duruyor. Ciddi bişi söylememe de olanak vermiyor hiç!
İçime bir kuşku düştü, Muhzin Ağabey; Yoksa lezbiyen demek “düztaban” demek değil mi?
Ağbi, bana bir yanıt ver de durum aydınlansın Acaba, ayakkabımı çıkarıp, tabanlarımı göstersem inanır mı?
Yanıtını dört gözle bekler, ellerinden öperim.
Zekai Azakıllı
( Ağbiyciim; bizim ailenin soyadı aslında “Özakıllı” imiş ama nüfus memuru yanlışlıkla böyle yazmış işte !)
MUHZİN AĞABEYİN YANITI:
Oğlum Zekai ,
Bence de iyi düşünmüşsün; kıza tabanlarını göstermen hiç de fena fikir değil.
Ama daha iyisi, önce bir kafa röntgeni çektirmen. Kız, senin kafanın içini görünce, eminim, çok etkilenecek ve doğru o boşluğun içine düşmek için can atacaktır !
Haydi kolay gelsin….Hem unutma, sonunda razı olup seninle evlenince, senin soyadını alacak; bu az önemli bir teşvik değil yani

TÜRK MODA SANATINDA YENİ BİR ÇAĞ
Son yıllarda Türk Moda Sanatı büyük bir aşa kaydettiği,uluslararası bir çok ödüller kazandığı herkesin malumudur.. Bu yeniliğe Osmanlı saray giyim tarzını yaşatan Beypazarlı Türk modacılarıda katıldı. “Elti çatlatan”, “görümce uçuran” gibi kreyasyonların yanında, yanda gördüğünüz koca çatlatan kreasyonun da 2010 yılı Dünya modasına damgasına vurması beklenmektedir. Bu kreyasyonun yaratıcısı , tüccar terzi Hasan Beyzade, Gazetemize verdiği özel açıklamada, bu koca çatlatan modeliyle, bu yıl Roma’da yapılacak Dünya kreasyon Yarışmasına gireceklerini, ülkemizin adına yaraşır bir derece beklediklerini belirterek , evlenecek genç bayanlara, koca çatlatan modelini özellikle taavsiye etmektedir. Kocalar çatlarsa,kadınlar dul kalmaz mı sorumuza sayın Beyzade, “ Çatlayan çatlar, kalan erler bize yeter “ demiştir. Yandaki resimde Beyzade firmasının tanıtımı yapılan için bir defile görülüyor. .IP
Sayın Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez,

SERTİFİKA
Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesince oluşturulan komisyon tarafından son on yıl içinde, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku alanında biriktirmiş olduğunuz toplam 500 Kg ağırlığında bulunan sınav kağıtları arşivinizle Üniversitemizin en iyi arşivcisi olduğunuz anlaşılmış olup sizi kutluyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz. 13.10.2009
Sertifikat İşleri Başkanı Rektör
Prof Dr. Şeref Ertaş Prof.Dr.Ümit Hassan


Aile sorunları uzmanı
Prof.Dr.Işın Işıldak
Aile sorunlarınızı çözüyor
Bekara eş boşamak kolaydır
Sevgili Işın hanım ağabey,
Ben yıllarca Almanya’da işçi olarak çalıştım. Sonunda emekli olup, İstanbul’a döndüm. Gördüm ki işler iyi gitmiyor. Atıyorum. Yeni yapılan boğaz gemileri teknik arızalı. Adamlar haklı tabii, Kadıköy gemisi tam yol ilerlerken birden frene basıyor. Üsküdar vapuruyla çarpışmamak için.Yerler kaygan tabii. Şu bizim ilk pilotun (SG) alanı da bir garip. İzmir uçağında Kayseri yolcusu arıyorlar. Antalya’ya gidecek üç kişiyi bir türlü bulamayıp, otobüs terminali gibi bağıra bağıra yolcularını topluyorlar. Bizim gençliğimizde dolmuş şoförleri böyle yolcu toplardı. Ayıptır söylemesi havaalanında sarışın bir kadına Almanca laf attım. Türkçe tokat yedimTokatları İtalyanca sayarak attı. . Ön, dö, truva diye. Uçağa bindiğimde öndeki hatırlı yolcunun yeri başkasına satılmış ,ayakta gitmesini söylediler. Bu arada hostes ler, ben dahil öndeki tüm yolcuların uçağın balansını bozduğunu söyleyip, arkalara yollamaya çalıştılar. Yersen kardeşim. Yiyen yedi. Öndeki adam harbi çıktı. Bir yere gitmiyorum sizi Işın hanım ağabeyime şikayet edeceğim, dedi. Hosteslerin balansı tümden bozuldu inanmazsın. Bu koşullarda kalkmaz dedikleri uçak,uzay mekiği gibi havalandı,şaşarsın.Pilot bir saat gecikmeyi kapatmak için bastı gaza., yarım saati yolda kapattı. Sonunda pilotların mahareti Allah’ın inayeti ile sağ salim indik.Eve vardığımda tüm aile efradı pembe dizi seyrediyordu,bana aldıran yok. Lafı uzatmadan sorum şudur. Bütün bunlar klobalizasyon (tekerlekçilik) den çıkıyor diyorlar, doğru mudur? Doğruysa nedir bu meret şey? Yoksam ben de klobal olmuş olabilir miyim?


Cevap veriyorum sevgili okurum.
Bu kloballeşme öyle bir illettir ki, senin vapurun arkasından attığın simitleri takip eden martılar, bir gün New York borsasını çökertebileceği gibi, New York’ta sevgili hemşehrilerimizin yaptığı gökdelenler de Çırağan Sarayının yanındaki otellere dönüşebilir. Maykıl Caksın dirilip kendini Urfalı bir türkücü olarak bulabilir.Sen Almanya’ya gittiğinde geride bıraktığın kebapçılar, dürümland, kıraathaneler cafe , nargile içtiğin yerler dumansız hava sahasına dönüşmüş olabilir. Boğazda balık yediğinde rakı, kahve istediğinde sigara bulamayabilirsin. Elinde bir jetonla yerin altına dalar,yer yüzünü göremezsin.Boşuna arama bildik meyhaneleri ve dostları bulamazsın.Köprüde balık tutmaya kalkar zokayı sen yutarsın. İstanbul uskumrusu diye Norveç balığını yedirirler farkına varmazsın. Sokakta türlü esvapta adam görür, sorarsın, “where are you from” diye. Ya İngilizce bilmeyen bir Alman’a ya da Alman’a benzeyen bir Türk’e rastlar, bir cevap bulamazsın. İşte budur evladım, klobalizasyon yani yuvarlaşma. Üzme canını be çocuğum, sen çoktan klobal olmuşsun, çaresi yoktur. Alışacaksın.Herkesin yuvarlak olduğu dünyada sen dört köşe kalamazsın. Bozulmuşsa uçakların balansı, kaptanlar düzeltir, inanacaksın. Pembe dizi seyretmekle dünyanın toz pembe olamayacağını, domuz gribi mikrobunun yakında dizilere filan da bulaşacağını ailene anlat, belki faydası olur kardeşim. Bu arada bol bol yüz açıl, açılım kloballeşmenin ilacı diyorlar, inansan da inanmasan da .Gözlerindemn öperim çocuğum ,üzülme bu da geçer.

PÜF NOKTASI
Prof.Dr.Şaşmaz TERAZİ
Hukuki sorununuz varsa
Cevap burada
Bir bay okurum soruyor, boşanmaya karar verdik ancak bir köpeğim var, hakim onun velayetini kime verir diyor. Lutfedip yardım bekleyen gözlerle bana bakan köpeğinin resmini de göndermiş .
Sayın okurum,sorunuz açık değil,köpeği karınız mı doğurdu da velayetini soruyorsun. . Eğer bu mahluk müşterek ilişkinizin sonucu ise görünüşü önemli değil, kara kaplı kitap öyle diyor. Yasada, “kadından doğan her canlı insandır” diye yazıyor. Aramızda pek çok insan kılığında köpek olduğu gibi, köpek kılığında insanlar da vardır. Ben dahi bunların bir çoğu ile dost oldum. Ama onları insan kılığına girmiş köpekler katlettiler. Eğer mesele gerçekten bir köpekse, velayet değil, bu mal paylaşımı sorunudur. Bize ters gelse de köpekler bir eşyadır. Ozaman ,mesele edinilmiş mal rejimi çerçevesinde çözülür. Aile konutunu yargıç kime bırakırsa, çoğunlukla uygulama karılara bırakır, köpek de maalesef ona kalacak demektir. Köpekler ev hayvanı olduğundan, ev eşyası sayılırlar. Aile konutu kime kalırsa,ev eşyası da ona kalır. Sevgili okurum. Ancak köpek dişi ise,yavrularsa, bu yavrulardan edinmen dahi karının insafına kalmış.Köpeğini seviyorsan boşanma derim.

Topal Papaz’dan Spor Haberleri
Sporsuz Hayat Fıstıksız Baklavaya Benzer (tp)

Antep-Siirt Maçı Berabere
Üniversitemizde geride bırakttığımız gunlerin en önemli spor karşılaşması Hukuk Fakültemizde gerçekleştirilmiştir. Amacı, gazetemiz sorumsuz müdürü ile kör imamına Siirt fıstığının Antep fıstığından lezzetli olduğunu kabul ettirmek olan muhabiriniz ben deniz tarafından masaya en güzide antep ve siirt fıstıkları sürülmüştür. Hakemlerimiz şaşmaz terazi ve tartışılmaz tavla şampiyonunun kazananı belirlemek için bir hayli yoruldukları bu maç beraberlikle sonuçlanmıştır. Karşılaşma devam ederken tavla istadı, bu tür yarışmaların devam etmesi temennisinde bulunmuş, şaşmaz terazi ise “bu iş böyle olmaz bu iki fıstık çeşidini bir de Burma baklava içinde getirin de kararımı bildireyim” demiştir.
Okuyucuya PEK MÜHİM not: Burma baklavalar hazırdır. Dileyen Kör İmamdan bila bedel alabilir. Almayanlar bir sonraki sayıda, ağzının tadını bilmezler köşesinde ifşa edilecektir.
Üniversitemiz erkek basketbol takımı 2.05’lik ve buna rağmen çok atletik bir oyuncuyu bünyesine katmıştır. eline aldığı her topu smaç yaptığını duyduğum bu kişi, Nuri, Mert ve diğerleri ile tribünleri coşturacaktır. Tabii ki bunun için tirübünde seyirci gerekir. Medya Merkezine 7 gün önceden duyurulur.

SON DAKİKA : Kör İmam bu haberi yapmamamız için onüç mandalina vermeyi teklif etmiştir. Mandalinaları nereden bulduğu bilinmemektedir.

Olay ve sonuç İçerikli yazı
Olay: Yıllar once Ülkemizde gitarın seviyesini yükseltmek için kolları sıvayan, Bilkent gitar üçlüsü ile dünyayı dolaşarak alkışları ve beğenileri toplayan Yrd.Doç.Dr.Kürşat Terci Üniversitemize geleli yaklaşık bir yıl olmuştur. Bir müzik markette “Aha! bu bizim yemekhanede en çok yemeği en hızlı yiyen adam değil mi? sorusuyla aldığım Akdeniz Renkleri adlı CD sini (Terci – Koral) bir kere dinleyip bırakamadığım bu değerli zat’ın aynı zamanda bir mühendis olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.
Sonuç: hukukçunun mizah dergisi çıkarması garipsenemez.

YAŞARDA ZAR BAĞIMLILIĞI TEDAVİ MERKEZİ KURULDU.
YÜ Kampüsünde sigara yasağının artçı tesiri olarak obezlik bekleniyordu.Ancak Rektörlüğün lolaktasında, perhiz ve süper perhiz yemekleri ile bu önlendi. Fakat öğretim üyeleri arasında zar sporları bağımlılığı hızla arttı. YÜ Rektörlğüğ özellikle İTBF Fakültesi öğretim üyeleri arasında hızla artan zar bağımlılığını tedavi için Medikoya bağlı bir merkez kurarak, Rektör Yardımlarından Aydın Zevklilere bağlanmıştır. Rektör Barkan , mantar ajansına “ Bu müdahaleyi tam zamanında yaptık, bazı öğretim üyelerimizin ,dersten veya yemek masasından cebren kaçırılarak pasta villaya götürüldüğü dahi görüldü “ demiştir.

OBURLUK ŞAMPİYONU PROF,DR.FEVZİ DEMİR
Yaşar Üniversitesi öğretim üyeleri arasında yapılan hızlı yemek yeme yarışı, 21 Ekim 2009 Çarşamba günü Selçuk Yaşar Kampüsündeki Üniversite Yemekhanesinde yapılmıştır. Yarışta, 12 saniyede beş kap yemeği silip süpüren Prof.Dr.Fevzi Demir açık ara birinci olmuş, ikinciliği 45 saniye ile PROF.Dr.Şeref Ertaş, üçüncülüğü beş dakika ile dekan Prof.Dr.Ünal Narmanlıoğlu kazanmış, iki kap yemeği 30 dakikada yiyebilen Prof.Dr.Ali Nazım Sözer ise yarışmada sonuncu olmuştur

ŞEREF ERTAŞ ESKİ PERFORMANSINI TEKRAR YAKALADI.
Hukuk Fakültemizin öğretim üyelerinden Şeref Ertaş, yıllardır oturarak ders anlatması ile tanınmaktaydı. Ancak 2009-2010 eğitim döneminde, alışılmışın dışında ayakta ders anlatmaya başladı. Dersleri blok yapmasına rağmen, sınıf bir ucundan diğer ucuna volta atarak ders anlatan hocaya, bu enerjisinin sırrını sorduğumuzda: “Nasıl eski karıyı boşayıp, genç karı aldığında, kendini daha zinde hissediyorsan, ben de Dokuz Eylül’den ayrılıp, Yaşar Üniversitesi’ne gelince kendimi daha zinde ve enerjik hissetmeye başladım” dedi. Ayrıntıları öğrenmek için, Medeni Hukuk kürsüsünde öğretim görevlisi Emre Cumalioğlu’na bu durumu sorduğumuzda, hocanın 9 günlük Doğu Anadolu gezisine gittiği, yediği fıstıklı Antep baklavalarının yaradığını ve hala etkisinin devam ettiğini iddia etti.Prof.Ertaş’ın bu konudaki değerlendirmesi ise, “ Bunun fıstıkla bir ilgisi yok, ben DEÜHF.nın kuruluş yıllarında haftada 40 saat ders vermişim, mesele fıstıkta değil Selcçuk Yaşar Kampüsünün dumansız havası ile nefis yemeklerindedir “ dedi.
ŞEREF ERTAŞ GECE DOLAŞIMINDA
Hukuk Fakültemizin öğretim üyelerinden Şeref Ertaş’ın, her sabah üniversitemize başka yollardan geldiğini farkeden gazetemizin muhabiri Kör İmam , bu iş de bir bit yeniği olduğu düşüncesi ile hocasını bir haftalık takibe aldı. İş çıkışlarında gittiği yeri takip eden muhabirimiz, Şeref Ertaş’ın ilk iki gece Evka-3 deki evine gittiğini tespit etti. Yanılmaya başladığını düşünüp takip etmekten vaz geçecekken, bir gün daha izlemeye karar verdi, Muhabirimiz. 3. gece, Şeref Ertaş’ın Kemalpaşa muhitinde, karanlık yollardan geçerek, büyük bir arazi üzerinde müstakil bir eve gittiğini gördü. Tüm geceyi orada geçirdiğini tespit etti. Ertesi gün de, gene Kemalpaşa’daki aynı eve gittiğini tespit etti. Ancak bir sonraki gece bu sefer Bayraklı’da Adliye Sarayı’na yakın başka bir eve gittiğini tespit etti. İki gece üst üste Bayraklı’da geceyi geçirdikten sonra tekrardan en başa dönüp bu kez Evka-3 deki eve gittiğini büyük bir hayretle izledi. Prof.Ertaş ise bu konuda mantar muharine “ Bunda bir fevkaladielik yok, benim evlerimde çiçeklerim var her gün birini sulamak için uğramak zorundayım “ demiştir.

ERDOĞANI TEPEN ATIN BALMUMU HEYKELİNİ YAPTILAR
Üç yıl önce, Eskişehirde arabasında bayılan Başbakan Erdoğan’ı açılsın diye Lakyab isimli bir ata bindirmişler at huysuzlanarak Başbakanı sırtından atmış ve tekmelemişti. Bir yıl sonrada nedeni açıklanmayan bir nedenden bu at ölmüştü. Ata muhalif partililer bir anıt mazar yaptırarak. Mezar taşına “ ayaklarına sağlık yazmışlardı. Bu olaydan sonra Eskişehirli hayvanseverler Lakyab’ın bir balmumu heykelini yaparak, Belediye Başkanı Büyükerşen!in kurduğu balmumu heykel müzesine koymuşlardır. Konu hakkında Eskişehirde, yaptığı yapay denizde korsangemisi içinde, Mantar muhabirine demeç veren Büyükherşen “ Müzemiz gittikçe genişliyor. Müzemizde tarihte iz bırakmış hayvanların heykelleri’de yer alacakak. Şimdilik sayın Başbakan’ın bindiği atın heykelini koyuyoruz, Allah uzun ömürler versin, Başbakanımızın vefatından sonra onun balmumu maketini de atın üzerine koyup tabloyu tamamlayacağız “ demiştir .


TAKAya TAKILANLARDüşünce suçlusu Temel Papağan

• Papağan Temel durmadan sahibini zor durumu düşürecek politik laflar etmekteydi. Sahibi onu böyle davranırsa cezalandıracağını söyledi. Bir gün evin önünde solcular miting yapmaktaydı. Temel Papağan dayanamadı,pencereden kafasını uzatarak, “ koministler moskoya diye bağıdı. Azgın solcu kalabalık eve girdi,ne bulduysa kırdı döktü. Eve dönen sahibi, Temel Papağana çok kızdı ve “ Bu son uyarım,bir daha ki sefere kendini tavuk damında bulursun “ dedi. Bir müddet sonra evin önünde,bu sefer sağcılar miting düzelemişti,bizim Temel Papağan yine kendini tutamadı,kafasını pencereden çıkararak “ Pis Faşolar,defolun burdan “ diye bağırdı. Bu sefer sağ grup evi kırdı, döktü. Akşam eve dönen sahibi tuttuğu gibi Temel, Papağanı,tavuk damına (kümese ) atıverdi. Papağanı gören tavuklar gagur,gugur, Temel Pağan ile alay etmeye başladılar. Onlara bakan Papağan Temel “ Bana bakın oruspular “ dedi , “ ben bu dama sizin gibi fuhuştan değil,düşünce suçundan düştüm. “

• Bal ,Ayı, seksi performans

Temel Almanyadan tatile gelen Helga ile işi pişirmişti. Tatil bitince Temel’in performansından çok memnun kalan Helga, Temeli birlikte Almanya’ya götürmek istedi. Ama Temel , “ Ben evliyim,duyarsa Fadime canıma okur, fakat benim Dursun isimli kuzenim var seninle memnuniyetle Almanyaya gelir “ deyince,Helga “onun performansı senin kadar iyi mi? “ diye sordu. Temel referans olarak ,” Valla “dedi “ Amcaoğlu Dursun geçen sene ormanda bir dişi ayıya tecavüz etmişti, ayı o günden beri ona her sabah bir petek bal getiriyor. “

* Güneşin Keşfi
Uluslararsı bir Toplan-tı da Temel, Yakında Türkiye güneşe gide-cek deyince, orası çok sıcak gidemesin dediler. Temel biz enayi değiliz oraya gece gideceğiz dedi

* Öte Dünyadan bir e’mail
Temelin karısı Fadime ölmüş yastaydı. Dursun ise Trabzonda ,turizm rehberliği yapan bir grupla Antalyaya giden karısını beklemekteydi. Dursunun karısı Emine özlem içinde Dursuna bir e’mail gönderdi.Ancak e’mail adresini karıştırdı, maili yanlışlıkla Fadimenin yasını tutan Temelin e’mail adresine gönderdi. Sabahleyin Temeli baygın bilgisayarın başında buldular e’mail kutusunda şunlar okudular. “ Sevgilim, burada rahatım çok iyi, her yer cenneten bir köşe, sana da iyi bir yer ayırttım, acale gel ”

* Fadime ve ayı
Temelle Fadime tarlada çalışırken. Fadime bir ayının saldırısına uğradı, ayı ile Fadime Alt üste gürüşmeye başladılar. Fadime ,” yetiş Temel,beni kurtar “ deyince, Temel, oralı olmadı, “ Hadi şimdi, ayıya başım ağrıyor,aybaşım var vs desene “ dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder